Arif Kızılyalın

Yalakalık-Laubalilik

11 Eylül 2014 Perşembe

(A) Milli Futbol Takımımız, İzlanda’ya 3-0 yenildi.
Adeta şoke olduk!
Skandal mağlubiyet için gerekçe aramaya başlarsak, maçın oynandığı Reykjavik’e 216 kilometre uzaklıktaki Bardarbunga Yanardağı’ndaki volkanik patlamalardan söze girer, aşırı rüzgâra, hakem hatalarına, hesapta olmayan sakatlıklara kadar uzunca bir liste yapabiliriz.
Hatta, işi yüzsüzlüğe vurup, Süper Kupa’daki Melo- Volkan kavgasına bile vardırırız bahane silsilesini...
Ne var ki bu, İzlanda önünde rezil olduğumuz gerçeğini değiştirmez.
Evet, rezil olduk. Ancak bu demek değil ki, 2016 finallerine daha ilk maçtan havlu attık. Elbette iddiamız sürüyor ve biraz kıpırdanırsak grup ikinciliği ile Stade De France’ın yolunu tutacağımızı da biliyoruz.
Gel gelelim, bu İzlanda yenilgisi beklenmedik bir durum değil. Aslında “geliyorum” diye de bağırmıştı bu sonuç. Belki 3-0’ı kestiremezdik, ama İzlanda’da kazanamayacağımız da ayan-beyan belliydi.
Niye mi?
Efendim, öncelikle, Türk futbolu yıllardır yönetilmiyor, atananlarla, maaşından başka bir şey düşünmeyen profesyonellerce “idare” ediliyor. Eğer, Türk futbolu bilgi-birikim sahibi kişilerce organize edilse, lig programlaması yapılırken birileri çıkar, “Eylül ayının başında İzlanda ile maçımız var. Tüm Avrupa, liglerini erken başlatıyor, biz de hiç olmazsa ağustosun ortasında sezonu açalım, futbolcular tatil rehavetinden kurtulsun. Üstelik Dünya Kupası da oynamadık ki, yorgunluk bahanemiz olsun. Bakın dünya şampiyonu Almanya, bizden 2 hafta önce ligini başlatacak” derdi.
Ancak diyen olmadı! Belki, demeye niyetlenen oldu, ama onu da susturdular. Kulağımıza geldiğine göre, kraldan çok kralcı birileri, “Beyefendi, ramazan ayı ve Cumhurbaşkanlığı seçimi telaşı nedeniyle sezonun eylülde açılmasını istiyor” fısıltısını yaymış İstinye’de.
Eh, “yeni Türkiye” sevdasındaki TFF de “Beyefendi” lafının sihrinden korkmuş olsa gerek, balıklama atlamış bu dedikodunun üzerine!
Şimdi kimse üzerine alınmasın (ya da alınsın) bu yalakalıktır. Beyefendi dedi diye ligi geç başlatmanın başka açıklaması olamaz!
Gelelim İzlanda maçının teknik detaylarına.
Sezonu geç açtık, hazır değiliz ama ciddi sayılabilecek bir süre kamp yaptık, hazırlık maçı oynadık. Bu zaman dilimi içinde eski Fatih Hoca olsa, takımı bir şekilde raya oturturdu ama olmadı, çünkü Terim sadece milli takım sorumlusu değil, aynı zamanda yetiştiriciliğe de soyunduğu için odaklanma sorunu yaşıyor, bunu da çok net görüyoruz.
Yine hissediliyor ki futbolcularımız kendilerine “dev aynasından” bakıyorlar. Sanırsınız ki, hepsi birer Neuer, Müller, Kroos, Mesut! Almanlar koşuyor, mücadele ediyor, bizimkiler oralı değil. Sanki, “lütfen” oynuyorlar. Ki, Fatih Hoca maç sonrası yaptığı basın toplantısında ifade etti bu laubaliliği. Ayrıca liglerin geç başlamasından dolayı da, maç ürkekliği var. İzlandalılar, her topa 3 kişi basarken, bizimkiler, “güya” tekniklerine güvenip işi idare etmeye çalıştılar, olmadı! Ayrıca, İzlanda’yı öyle uzun uzadıya incelemediğimiz de maç içinde ortaya çıktı. Şimdi 2 kere 2, her şartta 4 ediyorsa, İzlanda uzun yan toplarla üzerimize gelecekti, öyle de oldu. Buna nasıl önlem alınamaz, önlem alındı ise nasıl adam paylaşımı yanlış yapılır, anlaşılır gibi değil.
Yine Danimarka maçının ilk 45 dakikasında sert oynayan fizikli takımlara karşı başarılı olamadığımız ve 1-0 yenik duruma düştüğümüz belliyken, 2. yarıdaki şans gollerine kanıp, “Danimarka’yı yendik, İzlanda kim ki” havasına girmek de başka bir yanlış. Oysa, Danimarka maçını iyi analiz etseydik, “tam kadro” Vikinglere karşı galip değil mağlup olduğumuz ortaya çıkardı. Çünkü Danimarka önündeki goller 2. yarıda Agger başta olmak üzere birçok kilit oyuncu, yerini gençlere bıraktıktan sonra geldi.
Neyse, sonuçta başka milli takımımız yok. İyi ya da kötü bu çocuklara ve teknik kadroya güvenmek zorundayız. Ancak başarılı olmak istiyorsak Fatih Hoca, Yıldırım Demirören ve ekibi ile ilişkilerini azaltmalı, hatta Riva’ya kapanıp İstinye’ye pek uğramamalı!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Onurlu mücadele 13 Aralık 2024
Hesap tutmadı 12 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları