Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, perşembe gecesi NTVSPOR’un konuğuydu.

İlginç açıklamalarda bulundu. Soru-yanıttan çok, sevgili Fuat, Güntekin ve Rıdvan Dilmen hoca, genel konular üzerine klasik sorular sordu, Yıldırım da anlattı.

Sonuçta Aziz Yıldırım gibi son 10 yılın en renkli kişisini ekrana konuk etmek bile büyük bir gazetecilik başarısı. O yüzden, meslektaşlarımızı “şu soruyu sordu, bunu sor(a)madı” diye eleştirmek yersiz.

Ertesi gün Trabzonspor camiası başta olmak üzere tüm kesimler Yıldırım’ın açıklamaları üzerine görüş belirtti.

Doğal olarak herkes kendi açısından, şahsi beklenti ve çıkarları doğrultusunda yaklaşıyor olaylara.

O yüzden Sadri Şener’i de Aziz Yıldırım’ın eleştirdiği öteki kişi ve kurumları da tenkit ediyorum. Herkes haklı!

Yıldırım’ın söylemlerine gelince; öncelikle F.Bahçe Başkanı amatör sporlar konusunda “devlet bakanı” gibi konuştu. Gerçekten kanayan yara.

Basketbol dahil, voleybol, atletizm, yüzme, boks, kürek gibi branşlara aktardığınız para dipsiz kuyu örneğinde olduğu gibi yok olup gidiyor. Çünkü bu branşların getirisi yok Türkiye’de.

Getirisi yok derken eğer Fenerbahçe son 10 yılda bu yatırımları yapmasa bokstaki olimpiyat madalyaları hayalden öteye geçemez, Aslı Çakır Alptekin, Nevin Yanıt, Gamze Bulut gibi isimler olimpiyat ve dünya şampiyonalarında derece yapamaz, masa tenisinde dökülürdük.

Voleyboldaki kıtalar arası şampiyonluk falan da gelmezdi.

Ve Fenerbahçe bu branşlar için gerçekten futbolun pastasından 100 milyon dolar gibi bir parayı amatörlere aktardı.

Sportif başarı anlamında da harcadığı paranın karşılığı hem Fenerbahçe hem de ulusal takımlar bazında geri döndü.

Devletin yapması gerekeni F.Bahçe yaptı bir anlamda. Bu bağlamda Aziz Yıldırım yüzde yüz haklı.

F.Bahçe Başkanı’nın 3 Temmuz süreci ile ilgili görüşlerine gelince; hukuki süreç devam ettiği için belli noktalara kadar gelebildi. Çünkü yazgısı hâlâ bir grup hukukçunun iki dudağı arasında.

Ama bir gerçeğin altını çizdi: “Bu operasyon planlı ve Fenerbahçe için yapıldı... Herkes ne yapıyorsa aynısını yaptım, farklı bir şey yapmadım...”

3 Temmuz 2011’den bu yana bu sütunlarda yüz kere yazdık çizdik. Bu sıradan bir “şike tahkik” operasyonu değil diye! Aziz Yıldırım da aynı şeyi söyledi. Fazla derinlere inemedi çünkü ucu NTV’ye de kendisine de dokunur çok iyi biliyor.

Yine Yıldırım’ın Fenerbahçe’nin geleceğe ilişkin projeleri ile ilgili açıklamaları da ilginçti ama ayrıntı vermedi çünkü bu tip Ar-Ge (araştırma-geliştirme) türü projeler kopyalanabilir. Ancak Yıldırım’ın müjdesini verdiği konular Sarı-Lacivertli kulübün önümüzdeki günlerde üye sayısını artırması ve gayrimenkul yatırım şirketi kurulması ile ilgili sanıyorum...

Ve medya.

Galiba biraz kızgın biz gazetecilere. Her konu hakkında çok iyi çalışmış F.Bahçe Başkanı. Ama kurmayları Yıldırım’a statlardaki medya tribününün kimler tarafından organize edileceği konusunda açık ve net bilgi vermemişler. Çünkü yasa ve TFF yönetmeliği diyor ki, “Basın tribünlerini ilgili medya kurumları organize eder”. Yani yasal bir durum var, ne TSYD, ne TGC ne de F.Bahçe Kulübü bu yönetmeliğin dışına ÇIKAMAZ!

Yargıtay’da hukuka ihtiyacı olan Sayın F.Bahçe Başkanı’nın maçı izleyecek gazetecilerin belirlenmesi konusunda da yasalara saygılı olacağını düşünüyorum.

Sonuçta F.Bahçe Başkanı, medya tribünü hariç, öteki konularda haklı gibi duruyor.