Ataol Behramoğlu
Ataol Behramoğlu ataolbehramoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Halkın Kalbi Nasıl Kazanılır?

26 Ekim 2013 Cumartesi
Halkın Kalbi
Nasıl Kazanılır?
Halkın kalbini kazanmak, siyaset konulu
yazılarımda yeri geldikçe kullandığım bir
deyimdir…
Kalp kazanmak deyimi, kalp kırmak
gibi, dilimizin imge güzelliğindeki
buluşlarındandır…
Bu yazının konusu, sadece dil olmasa da,
kalp kazanmanın (tıpkı kalp kırmak gibi!) dille
yakın ilgisi olduğu kuşkusuz…
***
Halkın kalbini kazanmak ne demek?
Soruyu yanıtlamaya çalışmadan önce,
halk kavramında anlaşalım.
Eğitim düzeyi başta olmak üzere, sahip
oldukları nitelikler ülkelere göre değişse de,
halk bir toplumun ortalaması, o toplumda
çoğunluğu oluşturan kitlelerin bütünüdür.
Bu tanımda görüş birliğindeysek, soruyu
yanıtlama yönünde ilerlemeye çalışalım…
***
Toplumların yüksek düzeyde eğitim
görmüş tabakalarını etkileyecek olan sözler,
görüşler, eylemler, halk kitlelerini aynı ve
benzer ölçülerde etkileyebilir mi?
Belki çok ayrıklı (istisnai) sayılabilecek
durumlar dışında, bunun olabileceğinden
çok kuşkuluyum.
Şimdi konu üzerinde düşünmeyi kendi
ülkemiz bakımından sürdürelim.
Günümüz Türkiye toplumunun eğitim
ortalaması, dünya ortalamasına yakın bir
yerlerde, yani pek yüksek olmasa gerek.
Siyasetçi (ya da halk insanlarıyla ilişkisi
olan herkes) bunu hep göz önünde
bulundurmalıdır.
Söylenen şey açık, net, anlaşılır, söyleyiş
tarzı da yine aynı ölçüde açık, anlaşılır
olmalıdır.
Seçilecek sözcükler, deyimler, etkileyici,
akılda kalıcı olmalı; bununla da kalmayarak
çağrışımlar ve imgeler uyandırıcı özellikler
taşımalıdır…
Şimdi de biraz bu son kavramlar üzerinde
duralım…
***
Halk insanı masallara, mesellere,
söylencelere, doğa ötesi güçlere ve olgulara
inanmaya eğilimlidir…
Sadece halk insanı mı?
Bu türden eğilimler hemen hemen herkes
için az çok geçerlidir.
İnsanlığın binlerce yıllık geçmişinde
bu türden inanışların genlerde derin izler
bırakmış olduğundan kuşku duymamak
gerekir.
Halkın kalbini kazanmak isteyen siyasetçi,
rakamlarla, gerçek olgularla onun aklına,
mantığına seslenirken, duygularını,
öyargılarını, sezişlerini, bilgi düzeyi kadar
bilinçaltını da göz önünde bulundurmak
zorundadır…
Bununla söylemek istediğim, halk insanı
yalanlarla avutulsun, kandırılsın demek değil.
Sahtekâr siyasetçi güruhu bunu zaten
yeterince yapıyor.
Doğru siyasete ve siyasetçiye yönelik
olarak anlatmaya çalıştığım ise, söylenecek
gerçeğin seçimi ve nasıl söylenmesi
gerektiği konusunda kafa yormak
gerekliliğidir…
Bunu yapamayan, yapmayı önemsemeyen
ya da beceremeyen siyasetin ve siyasetçinin
kazanma şansı yoktur.
***
İyi yürekliliğin, içtenliğin, bütün insan
ilişkilerinin düzgün işlemesinde başta gelen
etkenler olduğu kuşkusuzdur.
Fakat tıpkı özellikle çocuk eğitiminde
olduğu gibi, iyilik ve içtenliğin yanı sıra,
güçlülük görüntüsü de etkileyici ve güven
duygusu uyandırıcıdır…
Halk kitleleri bilinçleriyle ve bilinçaltlarıyla,
kendilerinin ve çocuklarının geleceğini güçlü
gördükleri siyasetçiye (bu nedenle de kimi
kez katillerine) emanet ederler…
Beğensek de beğenmesek de, halk
kitlelerine ilişkin bir gerçeklik de budur…
***
Yukarıda özetlemeye çalıştıklarım, bu
konuda öteden beri düşündüklerimden
aklıma ilk elde gelenlerin bazılarıdır.
İlerideki yazılarımda, çok önemsediğim
bu konuya zaman zaman değinmeyi
sürdüreceğim…
Yarın Pazar dergisindeki yazım:
ÖLÜMÜNE AŞK (Francesca da Rimini
operası üstüne...)


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Türkiye kimin? 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları