Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Orhan Pamuk ve Tayyip Erdoğan
Aralarında belki ikisinin de oldukça uzun boylu oluşları dışında hiçbir benzerlik bulunmaması gereken bu iki kişi arasında ne gibi bir benzerlik olabilir ki, adları bir arada zihnimi günlerdir kurcalayıp duruyor?..
\nTayyip Erdoğan adının zihnimizden uzun bir süre çıkmayacağı, silinip gitmeyeceği anlaşılır bir şey.
\nUzun bir süre derken, iktidarının gelecekteki süresinin uzun olacağını kastetmiyorum.
\nBunu bilemem…
\nFakat onların seveceği bir deyimle söyleyeyim, Allah yazdıysa bozsun!..
\nOrhan Pamuk’a gelince, Nobelli ilk yazarımızın adı elbette hep anımsanacak.
\nÖrneğin, Nobel Edebiyat Ödülü’nün ilk sahibi Sully Prudhomme, az sonrakilerden Thedor Mommsen, Bjonstjerne Bjornson, Jose Echegqaray vb. yazarlar gibi, yapıtları bugün pek güncel olmayan, adları ancak uzmanlarca bilinen Nobel ödüllü yazarlar gibi, bizim Nobelli ilk yazarımızın adı da listelerde yer alacak, yapıtları inceleme konusu olmaya devam edecek.
\nVerildiği 1901’den günümüze Nobelli yazarlar listesine bakıldığında, adları sadece geniş okur kitlelerince değil en seçkin edebiyat severlerce de bilinmeyenlerin sayısının bilinenlerden kat kat fazla olduğu görülecektir. Fakat konumuz şu anda bu değil…
\nOrhan Pamuk’u Tayyip Erdoğan’la birlikte anımsayışımın bunlarla ilgisi yok..
\nAsıl neden, Orhan Pamuk’un da, epey zamandır, yapıtlarıyla olmasa bile demeçleriyle, Tayyip Erdoğan gibi, kendini unutturmamayı, hep güncel kalmayı başarması olmalı…
\nSon günlerde bazı yabancı dergi ve gazetelere verdiğini bizim basındaki alıntılardan öğrendiğim demeçlerinden söz ediyorum.
\n***
\nOrhan Pamuk ve Tayyip Erdoğan benim bakımımdan şöyle bir benzerliğe sahipler:
\nHer ikisinden de yazılarımda söz etmemeye neredeyse yeminliydim.
\nHele Orhan Pamuk konusunda kesin kararlıydım…
\nNe mümkün!..
\nÖrneğin, 21 Ağustos tarihli Yurt gazetesindeki fotoğrafını görüp “Independent” gazetesine verdiği röportajın özet çevirisine göz gezdirdiğinizde… kendinizi tutmanız olanaksız…
\nÇıplak ve köhne bir divana, magazin basını ünlülerinin pozlarına özenircesine yarı uzanmış Nobelli yazarımız, Türkiye’nin AB projesinin ortadan kalkmasının kendisini rahatlattığını belirterek “Türkiye’nin sesi ya da temsilcisi olmak içimdeki çocuğu öldürüyor” diye sürdürüyor sözlerini. Cümlenin bütünü, çeviriden alıntıyla, aynen şöyle: “Türkiye’nin sesi ya da temsilcisi olmak neşe dolu ve masum bir durum değil. Bu beni utangaç biri yapıyor. İçimdeki çocuğu öldürüyor.”
\n19 Ağustos tarihli Aydınlık gazetesindeki bir haberden ve Hayati Asılyazıcı’nın köşe yazısından öğrendiğime göre de Almanya’nın haftalık “Die Zeit” gazetesinin kendisiyle yaptığı söyleşide, kendisinin de içlerinden biri olduğunu söylediği “Türkiye burjuvazisi”ni, söyleşiyi yapan gazetecinin kurnazca ve cahilce deyimiyle “seküler Türk üst sınıfını” eleştiriyor. Yine çeviriden alıntılarla, “egoistliklerinden ve kendi vatandaşlarından nefret etmelerinden hiç haz etmediği” bu burjuvazi, “askeri müdahalelerin de Kürtlere yapılan baskıların da rahatsız etmediği laik Türk üst sınıfı, Türk kadınlarının birçoğuna, sadece başörtüsü taktıkları için tepeden bakmaktalar” ve bu tutumları Orhan Pamuk’a, “eskiden Güney Afrika’da beyazların siyahlara bakmalarını” anımsatıyor…
\n***
\nCiddi bir sınıfsal, toplumsal irdelemeye dayanamayacak bu cümlelerin arasında, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin ortadan kalkmakta ve parçalanıp yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunmakta oluşunun kaygısını duyup yaşayan, kadınıyla erkeğiyle, milyonlarca orta sınıf insanımızın, işçinin, emekçinin izine rastlanmıyor.
\nEğitimde dayatılmış olan gerici saldırının ve bunun yaratacağı yıkıcı sonuçların sözü edilmiyor.
\nZaten söyleşiyi yapanlar da ona bu konularda sorular sormadıkları için, bu ülkede ve bu iktidar döneminde yaşanmakta olan polis zorbalığına, insanlık dışı hukuksuzluklara bir nebze bile olsun değinilmiyor. Kim bilir, Nobelli yazarımız belki de içindeki “neşe dolu ve masum çocuk” ölmesin diye özellikle uzak duruyor bu konulardan… Gerçek yaşamda gerçek çocuklar paramparça edilmekteyken…
\n***
\nOrhan Pamuk ve Tayyip Erdoğan, söylemleriyle de, söylediklerinin içerikleriyle de, değişmez ve kaskatı tutumlarıyla da birbirlerine yakışıyor…
\nYazıyı bu son cümleyle bitebilirdim…
\nAma bunu yapmaya yine de içim elvermiyor…
\nTayyip Erdoğan konusunda başkaca bir söz söylemeye gerek görmem.
\nFakat Orhan Pamuk’a, kendini yine de bir gözden geçirmesini tavsiye ediyor; yanı sıra da biraz akıl, biraz sağduyu, biraz dürüstlük, biraz yüreklilik ve az da olsa yurtseverlik bilinci diliyorum...
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- 500 bin TL'nin aylık getirisi belli oldu
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Suriye'de herkesin konuştuğu ölüm listesi
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Erdoğan'dan işgale 'isimsiz' tepki
- Suriye'nin yeni başbakanından ilk açıklama