Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Tokyo'dan...
En geç cuma öğleye kadar göndermem gereken Cumartesi yazılarımı genellikle perşembeleri yazarım. Cuma gününe bıraktığım enderdir. Bu kez cuma, öğleye doğru, hem de gerilimsiz yazıyorum… Türkiye’de şu anda gece yarısı olduğunu bilmenin rahatlığıyla… Uluslararası Tokyo Şiir Festivali’nin konuğu olarak geldiğim Japonya, Türkiye’den yedi saat ileride. Sadece saat bakımından mı? Bu bambaşka bir konu…
***
Japon edebiyatını, sanatını, kültürünü ve insanını çok az tanıdığımı buraya geldiğimde daha iyi anladım. Bu açığımı kapatmam gerektiğini duyumsadım.
Japonya’nın önemli bir ülke olduğunu herkes biliyor. Fakat bu çok farklı ülkeyi, ona ilişkin herhangi bir konunun uzmanları dışında, ne ölçüde ve ne kadar tanıdığımız kuşkulu. Günlük yaşamda göze hemen çarpan şey, yabancı ülkelerdeki meraklı Japon turisti görüntüsüyle ilgisi olmayan, sakin, güvenli, kendi içine kapanık, sade fakat son derece düzgün giyimli ve inanılmayacak kadar kibar bir insan topluluğu. İlk kez geldiğim Japonya’yı, bu yönüyle çok sevdiğimi söyleyebilirim. Bizdeki kargaşadan, bizim ülkemizde insanlar arasında sessiz ya da gürültülü, ama hep gerilimli savaş ortamından sonra, 120 milyonluk Japonya’nın 13 milyona yaklaşan nüfusuyla bu en kalabalık kentinde (başkent Tokyo’da) inanılmaz bir rahatlık ve iç huzuru duydum.
***
12 saatlik bir uçuştan sonra geldiğim gün ayağımın tozuyla, Japonya Büyükelçimiz, Sayın Sermet Atacanlı’nın daha ben Türkiye’den ayrılmadan elektronik postayla gelen nazik davetiyle, Büyükelçiliğimizdeki Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna katıldım. Salonlar ve avlu konuklarla dolup taşıyordu. Türkiye’yle ilgili, tarihçi, gazeteci, sanatçı, yazar, ya da başka mesleklerden birçok Japon aydınıyla ayaküstü tanıştım. Ülkemize bu ilgi beni şaşırtmadı desem yalan olur. Fakat ülkemiz böyle bir ilginin ne ölçüde farkında, onu ne ölçüde değerlendirebiliyor, yine bambaşka bir konu…
***
İki gün sürecek şiir festivali bu akşam açılış kokteyliyle başlıyor. Ben festival kapsamında şiirlerimi pazar günü okuyacağım. Bundan başka, 3 ve 4 Kasım akşamlarında, sadece benim için düzenlenen iki program daha var. Japonya’daki kültür elçimiz diyebileceğim genç arkadaşım İnan Öner’in düzenlediği ilk programın izleyicileri, çoğunlukla Japonya’daki Türkler olacak. (Ankara DTCF Japon Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olmuş, burada doktora ya da lisansüstü çalışması yapmakta olan çok değerli gençlerle tanıştım. Onlar önümüzdeki yıllarda ülkemizin ve Japonya’nın kültür ortamında adlarını duyuracaklardır. Bu öğretim dalımızın başarısını ise ayrıca kutluyorum.)
İkinci programı, Japonya’nın önde gelen şairlerinden ve festival yöneticilerinden Bayan Takako Arai hazırlamış. Orada ise ağırlığı Japon izleyici oluşturacak.
***
Dün ve bu gün (yazıya başlamadan) internette gazetelerimizi gözden geçirdim. Her zamanki üzüntülü, can sıkıcı, bıktırıcı, kaygı verici haberleri bir yana bırakıyorum… Onlar hayatımızdan zaten hiç eksilmedi ve belli ki eksilmeyecek… Bu yazıda sizlerle iki olumlu haberi paylaşayım. İlk haber “Cumhuriyet”ten. Üniversiteye hazırlanan öğrencilere ücretsiz eğitim veren “Nâzım Dershanesi” 19 öğretmeniyle 5. eğitim yılına başlamış… “Nâzım Hikmet Kültür Merkezi” bünyesinde kurulan bu dershane, başkaca kuruluşlara örnek olmalı, benzerleri çoğalmalı… İkinci haber “Vatan”dan, İclal Aydın’ın “Yardım İstiyorum” başlıklı köşe yazısından. 8 Kasım 2008 Cumartesi günü saat 21.15’te Lütfü Kırdar Kongre Salonu’nda Edip Akbayram ve Ferhat Göçer’in bir konseri var. Sanatçıların ücret almadıkları, gelirinin ise Trabzon’daki üç çocuk yuvası ve yetiştirme yurdunun eksiklerini karşılamak için harcanacağı konserin biletleri “Biletix”ten sağlanıyor. (Buradan,Tokyo’dan, kardeşim Edip’e, Ferhat’a, bu çabaya katkısı olan herkese selam gönderiyorum.)
***
Olumsuz haberlerden söz etmeyeceğim dedim ama yine de kendimi tutamayacağım. Tokyo’daki elçilik binamız Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayan yabancılarla dolup taşarken kimi yurttaşlarımız Cumhuriyet düşmanlıklarını gizlemeye de artık gerek görmüyorlar…
Sanatçılarımız, başkaca kişi ve kurumlar, kimsesiz çocuklarımızı korumak için kolları sıvarken, Adli Tıp Kurumu 14 yaşında bir çocuk için Nazi dönemi doktorlarını aratmayacak nitelikte rapor düzenliyor.
Başka ve uzak bir ülkeden kendi ülkemizdeki çelişkiler, sonu bir türlü gelmeyen utanç verici kötülükler daha açık seçik görülüyor…
Faks: (0212) 343 72 64
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- 6 asker şehit olmuştu
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi