Aydın Engin

Eyvah, Yaşasın, Ben Yine Geldim…

03 Ağustos 2014 Pazar

Başlıktaki “eyvah” da, “yaşasın” da benden değil.
Kim(ler)den bilmiyorum. Kim olduklarını “Eyvah” ya da “Yaşasın” diyenler zaten biliyor.
Benim bildiğimse: Evet, ben yine geldim
Gazeteye baktım, tanıtımda “Cumhuriyet ailesine beş yeni isim” demişler; o “beş yeni”nin arasına beni de katmışlar.
Önce güldüm. Sonra hak verdim. Tastamam 12 yıl önce ayrıldığımda ilkokula gidenler bugün birer genç kadın ve erkek. Cumhuriyet okuru iseler -ki umarım öyledir- nerden bilsinler Aydın Engin efendiyi? Evet, onlar için yeniyim…
Ama kıdemli Cumhuriyet okurları için, hele hele “Bizim eve Cumhuriyet girerdi, bugün de sadece Cumhuriyet girer. Ben okumayı bile Cumhuriyet’le söktüm” diyen okurlar için yeni filan değilim. Kimi sever, kimi söver, ama bilir.
Dile kolay, Türkiye’nin en çalkantılı dönemlerinden birindeydik. 12 Eylül faşizminin ülkeye serptiği zehirli tohumları boy atmaya başlamıştı. 1992 - 2002 arasında, 10 uzun yıl Cumhuriyet okurlarıyla birlikte oldum.
Epey eskilere uzanan meslek hayatımın en (sahiden: En) keyifli, bana en onur veren, dahası mesleğin tadını doya doya çıkarmama olanak tanıyan 10 uzun yıl.
Bilenler vardır, 12 Eylül darbesi beni yurtdışında yakaladı. Yani yakalayamadı. Darbeden birkaç ay önce, askeri mahkemenin verdiği, Askeri Yargıtay’ın apar topar onaylayıp kesinleştirdiği 7.5 yıllık hapis cezasından paçayı kurtarmak için tüymüştüm.
1992 yaz sonunda Avrupa’da 12 yıl süren siyasal göçmenliğe nokta koyup ülkeye döndüm. Ustam, kadim ağabeyim Mustafa Ekmekçi telefonda tebliğ etti:
- İlhan Selçuk seni bekliyor. Önceden telefon etmene lüzum yokmuş. Yarın git.
O kadar. Telefonu kapattı. Bana da “yarın” Cumhuriyet’in yolunu tutmak kaldı.
“Hoş geldin… Hoş bulduk… Nasılsın?.. Sağ ol abi iyiyim. Siz nasılsınız…” gibisinden nezaket cümlecikleri kuruldu mu, valla hatırlamıyorum. Galiba harbiden söze girdi:
- Mutfakta mı çalışmak istersin, alanda, yani haberde mi?
- Abi, ben haberciyim. Beni alana salın…
- İyi, peki. Haydi, in aşağı, bir masa bul, başla…
O kadar…
Sonradan daha iyi öğrendim. Cumhuriyet usulü “iş görüşmesi” böyle oluyormuş…
Aşağı indim. Bir masa buldum, başladım.
Tam on yıl sürdü.
Sonra 12 yıl bir ara verdik.
Şimdi yine geldim.
Cumhuriyet’te pek değişiklik yok. Mesela bu defaki “iş görüşmesi” de yine Cumhuriyet usulü oldu.
“Abi 1 Ağustos’ta başlıyorsun; tamam değil mi” dediler. Bunun bir soru cümlesi olmadığını anlayacak kadar deneyim sahibiyim.
1 Ağustos’ta başladım. Yani kaldığım yerden devam ediyorum.
“Ne yapacaksın” diye sormayın.
Eskiden ne yapıyor idiysem, şimdi de onu… Tırmık’sa Tırmık, haberse haber, röportajsa röportaj, izlenimse izlenim, gezi yazısı ise gezi yazısı.
Zaten elimden yazı yazmaktan başka bir iş gelmiyor…
Sözün özü: “Eyvah” diyene eyvallah, “Yaşasın” diyene selam…
Ben yine geldim…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları