Ayşe Emel Mesci

‘Halkın acıları ortasında keyif sürmek’

24 Aralık 2018 Pazartesi

Bir yılı daha devirmek üzereyiz. Haftaya 2018’e veda edeceğiz. 2019 bize ne getirecek? Ufka dizilen kara bulutlar, aydınlık bir gelecek görmemizi şu anda engelliyor olabilirler ama insanoğlunun daha güzel bir dünya hayalleri her zaman karanlığı delecek bir yol bulur kendine. Unutmayalım, Thomas More’un 1516’da “Utopia” terimini icat edip aynı adlı eserini kaleme almasının üzerinden beş yüzyıl geçti, ama hem o eser hem de bu sözcüğün uyandırdığı çağrışımlar yeni anlam katmanlarıyla da zenginleşerek varlıklarını korudular.

U-topia
Ünlü düşünür ve hukukçu Thomas More bu terimi Yunancadan türetmişti; Yunanca olumsuzluk öneki “u” ile “yer” anlamına gelen “topia”yı birleştirmiş, “olmayan yer” manasına gelen Utopia adasını kurgulamıştı. TDK Büyük Sözlüğü’ne baktım, “ütopya” karşılığı olarak “Gerçekleştirilmesi imkânsız tasarı veya düşünce” diyor. Terime sadece “olumsuz”dan yaklaşılmış, sadece “gerçekleştirilmesi imkânsız” olma özelliği vurgulanmış. Halbuki terimin mucidi More, 1518’deki Basel baskısında kitabın adında “Eutopia” diye görünürde küçük, aslında büyük bir değişiklik yapmıştı: Terimdeki olumsuz önek “u”nun yerine “iyi” manasına gelen “eu”yu kullanarak, Utopia adasının “iyinin, iyiliğin yeri” olduğunun altını çizmişti.
İnsanların zihinlerinde “ideal bir toplum”, “daha iyi bir dünya” gibi tasarılar, düşünceler geliştirmeleri sadece “gerçekleştirilmesi imkânsız” noktasından ele alınarak olumsuzlanabilir mi? Marx ve Engels de “ütopik” terimini daha çok eleştirel bir manada kullanmışlar, Fourier, Owen, Saint-Simon gibi “sosyalistleri” kendilerinden ayıran çizgiyi çekerlerken, onları “ütopik” diye nitelemişlerdi. Bunun nedeni, bir “ideal toplum” tasarısı geliştirilmesine karşı çıkmaları değil, önerilen yolların böyle bir amaca asla ulaşmayacağını düşünmeleriydi. Marx ve Engels’in kullanımında, “ütopik” daha çok “ayakları yere basmayan” manasını giyiniyordu. İyi de 20. yüzyılda, tüm dünyadaki “komünist partiler” tarafından kendi sollarındakilere karşı sık sık kullanılan bu “ayağı yere basmama”, “ütopya” argümanları, tam altmış yıl önce, 1 Ocak 1959’da, hem de bir adada, Küba’da, Batista rejimiyle birlikte alaşağı edilmedi mi?

Ütopyalarınızdan vazgeçmeyin
Thomas More’un “Utopia”sı gerçekten “olmayan yer” miydi, yoksa “özlenen yer” mi? Kitaptan yaptığım şu kısa alıntılar yazarın amacı hakkında fikir verebilir: “Efendinizin şerefi ve sağlığı kendisinin değil, halkın zengin olmasına bağlıdır. İnsanlar kralları, insanların yararı için başa getirdiler, kralların yararı için değil.” “Bir halkın acıları, iniltileri ortasında keyif sürmek krallık değil, zindan bekçiliği etmektir.” “Zenginlerin cimri bencilliğini frenleyin. Sömürme, tekel kurma hakkını alın ellerinden. İşsiz insan bırakmayın memleketinizde.”
Thomas More “Utopia”yı yazdıktan yaklaşık yirmi yıl sonra, 1535’te boynu vurularak idam edildi. Kral VIII. Henry kendisini aynı zamanda “kilisenin de başı” ilan eden yeni bir yasayı parlamentoya tehditle kabul ettirmiş, sonra da ülkenin tüm ileri gelenlerini bu yasaya ant içmeye çağırmış, ant içmeyenlerin idam edileceklerini duyurmuştu. More yasa konusunda ağzını bile açmadı. Onun, “Avrupa’nın bir ucundan öteki ucuna çınlayan” bu sessizliği VIII. Henry’yi çok rahatsız ediyordu. Sonunda More’u yalancı tanıkların da önemli roller üstlendiği bir mahkemede yargıladılar ve ölüme mahkûm ettiler. Ama “Utopia”ları öldüremediler. Sonuçta, zaferi “o ada” kazandı, insanlığın belleğine nakşoldu.
Yeni yılı ütopyalarınızla karşılayın, onlardan asla vazgeçmeyin. Asıl dönüştürücü güç, ütopyanın varlığıdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Buzdağının altı 4 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları