Ayşegül Yüksel

Çevresine ışık saçan bir bilim insanı: Sevda Şener

20 Temmuz 2021 Salı

Sevda Şener Hocamızı yedi yıl önce çok sıcak bir temmuz gününde yitirdik. 86 yaşındaydı. Ölümünden birkaç yıl önce İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivali’nin onur ödülünü alırken bütün salon ayağa fırlamış, alkışlar dinmek bilmemişti. Şener, duruşuyla, davranışlarıyla ve konuşmasıyla çevresine ışık saçma özelliğini yaşamı boyunca korudu. Tiyatro kitaplarının sayısını çoğaltıyor, oyun eleştirileri yazıyor, ülkesinin kültür sanat yaşamına durmaksızın katkıda bulunuyordu. “Çalışma” edimine çoğunlukla ekmek parası uğruna katlanılan “angarya” ve/ya da “toplumda hızla yükselme aracı” gözüyle bakıldığı bir toplumda yaşamak onu hiç etkilememişti.

SIRA DIŞI ZEKÂSI VE YETENEKLERİYLE ÖZEL BİR İNSANDI

Üst düzey teknokrat bir babanın, yaşamın inceliklerini bilen bir annenin tek çocuğuydu. İstese, sarışın, mavi gözlü, şipşirin bir kız evlat olmanın ayrıcalıklarından yararlanarak yaşamı kolaya alabilirdi. Cumhuriyetin ilk ve ikinci kuşaklarından pek çok “iyi aile kızı”nın “evlilik-çocuk-ev hanımlığı-süslenme-gezme” eksenindeki yaşamına benzer bir çizgide mutlu edebilirdi kendini.

Ne ki hoş tutulan bir çocuk olsa da konuşma ve davranışta ölçüyü kaçırmasına izin vermeyen sağduyulu bir aile ortamında yetişecek, devlet okullarında eğitim görecekti. Kişiliği, bir yandan ülkenin ilk uçak mühendislerinden olan babasının “görev bilinci”yle, öte yandan annesinin yol yordam bilirliğiyle yoğrulurken sıra dışı zekâsı, yetenekleri ve çalışkanlığıyla, içinden geçtiği eğitim süreçlerinin her aşamasında en ön sıradaydı. DTCF’nin İngiliz Dili ve Edebiyatı kürsüsünden -sınıf atlayarak- üç yılda mezun olması şaşırtıcı sayılmaz bu nedenle.

1950’li yılların başında, müzik kulağı kusursuz olan, şarkı söylemeyi, dans etmeyi seven, şık giyinen, çok okuyan, tüm sanatlara ilgi duyan, entelektüel altyapısı ve beğenisi gelişmiş, esprili ve neşeli bir güzel kızdır. Üniversiteyi bitirişinin ardından, eskilerin “dengi dengine” deyişine uygun, iyi bir evlilik yapar; ilk çocuğu doğar. “Erkek-egemen bakış”a göre öykünün, “Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine” aşamasına gelinmiştir.

TİYATRO KÜRSÜSÜ’NÜN İLK ÖĞRETİM ÜYELERİNDENDİ

Oysa 1958’de DTCF’de kurulmakta olan Tiyatro Araştırmaları Enstitüsü’nün ilk asistanı olması için üniversitedeki hocalarından çağrı alacaktır. Bu çağrıya olumlu yanıt vermesiyle, yaşam serüveni yeni boyutlar kazanarak günümüze ulaşır. Şener için iyi evlat, eş ve anne, başarılı ev hanımı, zarif hanımefendi kimliği yanında, coşkulu bir eğitimci, başarılı bir konuşmacı, çalışkan ve azimli bir araştırmacı, “bilim” ile “sanatsal beğeni”yi buluşturabilmiş bir akademisyen, toplumunu sağlıklı bir geleceğe taşımak için uğraşan bir aydınlık savaşçısı olmanın yolu açılmıştır.

Doktora tezini ikinci bebeğini beklerken yazan Sevda Şener, 1964’te kurulan Tiyatro Kürsüsü’nün ilk öğretim üyelerinden biridir. Derslerini emekliliğinden sonra da sürdürdüğü için öğrencileriyle birlikteliği 2000’li yıllara da uzanır. Günümüz tiyatro okullarında ders vermekte olan eğitimcilerin büyük bir bölümü onun öğrencileridir. 

AKLIN SÜZGECİNDEN GEÇİRİLMİŞ BİLGİ

Sevgiyle sarmalanmış bir “Cumhuriyet kızı” olmanın şansını, yaşamının hiçbir aşamasında “kolaya kaçmadan” değerlendiren Şener’in onca yıl, duygulu, güzel duyulu, hoş bir insan olarak sürdürdüğü varoluşun temelinde, yaşamın her cephesinde “aklın yolu”nu izlemiş olması yatar. Şener’in hocalığının ve yazarlığının en önemli erdemi, “akıl” ile “bilgi” arasında kurduğu dengedir. Derslerinde ve kitaplarında sunulan, her zaman, “aklın süzgecinden geçirilmiş bilgi”dir. Bu nedenle, sözlü ve yazılı söylemi “kolay anlaşılabilir” olma özelliğine sahiptir. Şener’den eğitici ve yazar olarak “alınacak en büyük ders”, özümsenmemiş bilgiyi sunmaya ve belletmeye kalkışmamak, karmakarışık cümlelerin ya da doğru dürüst açıklanamamış terimlerin arkasına sığınmak gibi zayıflıkları aşmaktır. Şener, ayakları yere sağlam basan bir tiyatro bilimcisidir. Düşünce kargaşası içinde yitip gitmeyen, sonuç olarak da “zor”un algılanmasını “kolay” kılan...

Sevda Şener’i tanımış olmak bir ayrıcalıktır. Benzerleri günümüzde gitgide azalıyor. Sevgili hocamız günümüzün “çıkar hesapları”yla çarpıtılmış değerlerine yüz vermeyen kişilerdendi. Gösterişe, şöhret tutkusuna, ucuz başarılara sırtını çevirdiği için kendisiyle ve çevresiyle “barışık” olarak yaşadı. Ülkemizde Cumhuriyet ilkeleriyle başlatılan “aydınlanmadöneminin, “aydınlık” kalmayı ve çevresini “aydınlatma”yı yaşamı boyunca sürdürmüş insanlarındandı...

Onu çok özlüyoruz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özdemir Nutku anlatıyor 3 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları