Bağış Erten

Bu da mı gol değil!

12 Nisan 2017 Çarşamba

Artık bizde de pek çok kişi dillendiriyor, malum Anglo-Amerikan dünyanın ‘hakikat sonrası’ (post-truth) dediği dönemi hep birlikte idrak ediyoruz. Hatta biz zaten yıllardır ediyorduk da, Avrupa ve Amerika da bize yetişti! Gerçekliğin bir anlam ifade etmediği, daha doğrusu herkesin kendine bir ‘gerçeklik’ inşa ettiği, olguların umursanmadığı, ‘duygu politikalarının’ galebe çaldığı bir dönem bu. En büyük niteliklerinden biri de ‘körlük’. Bakmıyorlar, olguları görmüyorlar, onlarla hiç ilgilenmiyorlar, dolayısıyla yok sayıyorlar. Başta Birleşik Devletler olmak üzere bütün Batı dünyası entelijansiyası kaygıyla bu ‘yeni’ politikayı izliyor şimdi. Oysa cumhurbaşkanımızın artık esprisi bile klişeleşen sözü neydi? “En iyisini biz biliriz.”
Hem spor medyası hem de sporseverler olarak büyük bir idraksizlik içindeyiz. Futbolun her gün yıpranan kredibilitesi ve kalitesi ayan beyan ortadayken, ‘üç büyük’ denilenlerden ikisi dökülüyorken, biz hâlâ manşetleri onlara ayırıyoruz. Olgular, başarılar, performanslar yüzümüzü başka yöne çevirmeye zorluyor. Ama biz direniyoruz. Oysa basketbol ve voleybolda hemen yanı başımızda tarih yazılıyor.
Farkındayız değil mi? Euroleague’de çeyrek finalde üç takımı olan hiçbir ülke yok. Daçka son düzlükte öyle müthiş bir atak yaptı ki onlarla eşleşen ligi lideri Real Madrid’in çok mutlu olduğunu sanmıyorum. Anadolu Efes son 10 maçın 8’ini kazandı ve belki de en formda ekip. Assolistimiz ise hâlâ Fenerbahçe. Son düzlükte sakatlıklar yüzünden çok aksadılar. Ama Obradoviç’i azımsayanların başına neler geldiğini 10 yıllardır görüyoruz. Final Four’un İstanbul’da olacağı bir sezonda bu kadar güçlü bir gövde gösterisi ne kadar yer buluyor peki? Hak ettiğinden çok daha az!

Voleybolda boşumuz yok
Öbür tarafta voleybol kadınlarda şov devam ediyor. Lokomotif kulübümüz Eczacıbaşı da, Vakıfbank da dokuzuncu kez final four biletini kaptılar. Vakıfbank son beş yılda beşte beş yaptı. Bu başarı o kadar büyük ki, şu veri yeter: Son 6 yılda 4 kez en büyük kupa temsilcilerimizin oldu, diğer iki sezonda da final oynadık! Zaten son 6 senedir bir Avrupa Kupası görmediğimiz sezon olmadı. Peki bu ne kadar yankı yarattı? Basketboldan da az!
Tamam futbol otursun tahtında. Ölüsü bile bu memleketin spor gündeminin manşetlerinde yer alsın. İtirazımız yok. Ama bari böyle dönemlerde düzgün, nitelikli, hak ettikleri kadar geniş bir paragraf da diğer sporlara ayrılsın. Üstelik tüm bu başarılar kupa maçı dışında hiçbir şey yokken bile yer bulamıyor. İnsan Panatinaikos analizi görmek istiyor daha çok. Obradoviç’in o salondan, OAKA’dan nasıl çıkacağının yolları üzerine fikir jimnastiği yapılır diye umutlanıyor. Ülker Arena’da son maçta Fenerbahçe müthişti, fakat saha avantajını kaybetmek sorun. OAKA’da PAO’yu bu sezon Avrupa’da yenebilen tek takım Olimpiakos. İki takım arasında son 10 maçta deplasman galibiyeti alabilen yok. Ama Obradoviç tam da bu zorlukları aşmak için gelmedi mi? Bunları konuşmak insanı iştahlandırmaz mı? David Blatt’ın Darüşşafaka’sı CSKA’yı da, Real’i de deviren birkaç takımdan biri. Perasoviç ve Efes sistemi artık herkesi ürkütüyor. Onların şansını değerlendirsek güzel olmaz mı?
Eczacıbaşı’nda bir efsane olarak Neslihan Demir yanı başımızda dururken bir röportaj çok mu zor? Vakıfbank’ın bu sezon tüm kupalarda aldığı mağlubiyet sayısının bir elin parmaklarını bile geçmemesi bir araştırma konusu değil mi? Bu ülkede nadir görülen bir şey olarak “başarının devamlılığı” üzerine Eczacı ve Vakıf üzerinden bırakın özel haberi tez bile yazılmaz mı?
E otursak konuşsak ya bunları? Eksperlere sorsak. Tartışmalar yaratsak, biraz havaya girsek… Yok yok, en iyisi dört yiyen Galatasaray’ı ve neresinden tutsak elimizde kalacak Fenerbahçe’yi taşıyalım biz manşete!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları