Bağış Erten

Trabzon sahip çıktı

23 Ağustos 2015 Pazar

Bu memlekette insanı futboldan soğutan iki şey var: Biri masa başı oyunları, diğeri Olimpiyat Stadı. Birincisi hiç değilse her sene şekil değiştiriyor, yön değiştiriyor, biçim değiştiriyor. Kendini gene merak edilir bir şeymiş gibi gösteriyor. Ama Olimpiyat Stadı hep aynı. Kazulet gibi “ta orada” duruyor. Ne olursa olsun, kim giderse gitsin değişmiyor. Dün 26 bin küsür taraftar vardı ona. Ama görüntü gene tenha, gene kuytularda. Allah kolaylık versin Beşiktaşlılara. Kim bilir bu sürgünden ne zaman kurtulacaklar? Yine de bu maçı özel kılan bir şeyler var. Sadece ligin büyük kapışmalarından biri olması değil. Hep güzel futbol vaat ediyor olması da değil. Ne olursa olsun, bir şekilde bir ilginçlik sunması bile değil. Çünkü bunlar her zaman olduğu gibi gene vardı, kartlar uçuştu, tempo uçuştu, top uçuştu, direkler uçuştu ama onun dışında da çekiciydi maç. İyi diyemeyiz, ama çekici. Çünkü seyirlik oyuncu sayısı bakımından sahadaki mevcut, belki de ligin zirvesine denk düşüyordu. Misal Trabzon’da Cavanda belli ki ligin en sağlam oyuncularından biri olacak. M’Bia da öyle. Ama Okay’ı ve Yusuf’u izlemek bu sene Trabzonsporluların en zevkli hobisi olacak. Mehmet Ekici ve Bosingwa da dönerse iş yapar gibi bu takım. Onca parayla ve transferle yapsın artık zaten.
Beşiktaş’ta ise Beck tam görev adamı. Fazlasına gerek yok belki de. Rhodolfo akışkan ve yerli yerinde ama Ersan onu sarsıyor. Oğuzhan yeniden doğuş, Quaresma yeniden varoluş derdinde. Olduğu kadar artık. Oysa dün pek olmadı. Mario Gomez için önümüzdeki maçları beklemeye devam. İşin kötüsü Olcay ve Gökhan için de durum aynı.
Bunların üstüne bir de tansiyon mu tansiyon; tempo mu tempo; git gel mi git gel olunca gözümüzü ayıramadık maçtan. Yazısı bile zor oldu. Tamam, Beşiktaşlılar mutsuzdu. Ne kadar can sıkıcı ihtimal varsa gerçekleşti. 10 kişi kaldılar, rüzgârla oynayamadılar. Ama taraftar olmayanlar (ve Bordo-Mavililer) için maç zevkli mi zevkliydi. Kanatları sağlam tutup ani çıkışlarla istediğini alan Şota’ya da tebrikleri sunmak lazım. Dün akılcı ve etkiliydi takımı. Ama her şey iyi de değildi tabii. Hakem Ali Palabıyık bir türlü oyunu tutamadı. Bir dolu pozisyon ıskalandı. Oysa Quaresma’nın atılışı da doğruydu, diğer pek çok kart kararı da. Ama süzemediği bir dolu pozisyon genel gerginliği artırıp durdu. İşin kötüsü Siyah-Beyazlıların o meşhur paranoyasını daha sezon başından kaşıdı. Üstelik paranoya takip edilmediğiniz anlamına da gelmiyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları