Barış Doster

Emekçiler, emekliler ve sendikalar

04 Mayıs 2022 Çarşamba

Bir işçi bayramı daha kutlandı hafta sonu. Fakat ne emekçilerin asgari ücrete ilişkin iyileştirme beklentisi hayata geçti ne emeklilerin ikramiyelerinde artış oldu. İşçiler, gençler meydanları doldurdular. Siyasi partiler; örgütlerine, seçmenlerine mesaj verdiler. Milletvekili olmak isteyen sendika yöneticileri, siyasi parti temsilcileriyle kulis yaptılar; yönettikleri sendikada ne kadar güçlü olduklarını göstermeye çalıştılar.  

Peki, sonuç ne oldu? Sonuç yok. Sonuç alınabilir miydi? Hayır, alınamazdı. 

Bu tablonun pek çok sebebi var. Siyasal, toplumsal, ekonomik etkenler bir çırpıda sıralanabilir. Sınıf bilincindeki zayıflama, siyasi partilere olan güvensizlik, Suriyeliler başta olmak üzere ülkemizdeki sığınmacıların ucuz işçi olarak çalışmasının Türk emekçiler üzerinde yarattığı baskı, sınıfsal örgütlenmenin önündeki yasal ve fiili engeller, sendikaların güçsüzlüğü hemen akla gelebilir. Liste daha da uzatılabilir. Fakat bu yaşananlar, birkaç yılın değil, on yılların sonucudur. Sorunlar, dönemsel olmaktan çıkmış, yapısal hale gelmiştir. İdeolojik mücadele, politik mücadele, sınıfsal mücadele vermesi gereken sendikalar bu mücadeleyi veremeyince sadece ücret sendikacılığı yapar duruma düşüp sonuçta bunu bile yapamaz olmuşlardır. O nedenle bu döngüyü aşmaları, sorunları çözmeleri, yakın gelecekte olanaksızdır.  

Asgari ücret deyip geçmeyelim, önemlidir. Ama sendikacılık, ücret pazarlığından ibaret değildir. Yineleyelim ve vurgulayalım, asgari ücret öncelikle insanca yaşam sürmek için zorunludur. Daha iyi şartlarda yaşamanın, insan onuruna uygun yaşamanın olmazsa olmazlarından biridir. Temel bir haktır. Toplumsal adaleti güçlendirmek için, yoksullukla mücadele için, gelir dağılımı adaletini sağlamak için, gelir eşitsizliğini gidermek için şarttır. Asgari ücretin yüksek olması, sosyal güvenlik sistemini güçlendirir, düşük olması zayıflatır, çünkü sosyal güvenlik sistemindeki prim geliri düşer. Asgari ücret yüksek olursa, çalışanlar emekli olduklarında insanca yaşamalarını sağlayacak emekli maaşı alırlar. Aksi halde, emekli maaşları düşük olur, açlık sınırında yaşarlar. Asgari ücretin yüksek olması; ekonomik gelişmeyi hızlandıran, iş verimliliğini artıran unsurlardandır.  

Ülkemizde asgari ücret, yaygın ücret haline geldiğinden, halkımız yoksuldur. Asgari ücretin alım gücü, enflasyon karşısında eridiğinden, halkın önemli bölümü açlık sınırında yaşamaktadır. Türkiye, OECD ülkeleri içinde asgari ücretin en düşük olduğu ve asgari ücretten en fazla vergi alan ülkelerdendir. Ülkemizde vergi adaletsizliği büyük, gelir dağılımı uçurumu derin, emeğin milli gelirden aldığı pay düşüktür.   

SINIF BİLİNCİ VE SOL SİYASET  

Yukarıda sıralanan sorunlara öncelikle çözüm üretmesi gerekenler sol partilerdir. Sınıf temelli siyaset yaptığını öne süren örgütlerdir, sendikalardır. Fakat bu yapıların hepsi olmasa bile büyük bölümü liberalizmin etkisi altındadır, sağa kaymıştır, AB’den, ABD’den medet umar hale gelmiştir, kimlik siyasetinin, etnik ve mezhep temelli gerici, bağnaz, yobaz, siyasetin, feodalizmin etkisi altına girmiştir. 

Kısacası, sınıf bilinci, ideolojik berraklık ve örgütlü politik mücadele olmadan, solculuk ve sendikacılık olanaksızdır. O yüzden emekçilerin sorunları kısa vadede çözülemez.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları