Barış Doster

Yoksulluk kader midir?

11 Mayıs 2022 Çarşamba

Hükümet; konut satışlarını artırmak için üç ayrı paket açıklayınca, bir kez daha inşaata yapılan yatırımların ekonomiye katkısı, yarattığı katma değer ve dışsallık akla geldi. İktidar ve inşaat sektörü temsilcileri; sektörün, kabaca 200 başka sektörü beslediğini söylüyorlar. Fakat ülkemizde on yıllardır izlenen bu politika, umulanı vermiyor. Her zaman devlet tarafından desteklenen inşaat sektörü, ekonomi için gereken yatırımı, üretimi, istihdamı yaratamıyor. Çünkü bir ülkenin ekonomisi, inşaatla büyümez. Hele de sağlıklı şekilde hiç büyümez.  

Anımsayalım, inşaat sektörüne verdiği destekle övünen iktidar, yakın zamana dek özelleştirme konusundaki başarısıyla da övünüyordu. Çünkü Türkiye, 1986 - 2019 yılları arasında toplam 70.3 milyar dolarlık özelleştirme yapmış, bunun 62 milyar dolarını AKP, kalan 8 milyar dolarını ise önceki hükümetler hayata geçirmişti. Fakat özelleştirmeler, savunucularının hiçbir beklentisini karşılamadı. Tam tersi sonuç verdi. Ne verim arttı ne hizmet kalitesi yükseldi. Ne sermaye tabana yayıldı ne üretim patlaması yaşandı.

İzlenen ekonomi politikası, dövizdeki yükselişi de engelleyemedi. ABD Doları 15 TL’yi, Avro 16 TL’yi geçti. TÜİK’in açıkladığı işsizlik oranında da artış var. 

ÇÖZÜM NE?  

Mevcut politikaların sorunları çözmediği, daha da büyüttüğü ortada. Enflasyon ve bütçe hedefleri tutmuyor. Bütçedeki delik genişliyor. Dış ticaret açığı büyüyor. Yüksek döviz, yüksek faiz, yüksek enflasyon, yüksek dış borç, yüksek işsizlik sarmalından kurtulamıyor ülkemiz. Gelirler; verimli, akılcı, üretken, planlı şekilde kullanılmıyor. Atıl yatırımlar (havaalanları başta olmak üzere), büyük kamu zararı oluşturuyor, mali yükü artırıyor. Çiftçi borçlu, esnaf borçlu, hane halkı borçlu. En zenginlerin serveti katlanırken yoksulluk artıyor. Varsıl-yoksul uçurumu derinleşiyor. Satılık ev fiyatları uçuyor. Ev kiraları el yakıyor. Tasarruflar, birikimler eriyor.  

Türkiye; geçmişte büyüdüğü dönemlerde bile yeterince istihdam yaratamadığından, istihdamsız büyüme hastalığına yakalandığından, bu sorunun çözümü kolay değil. Üretim, yatırım ve kalkınma seferberliği şart. 

Gerek salgın hastalık gerekse Ukrayna’daki savaş nedeniyle tedarik zincirlerinde, özellikle de gıdada yaşanan sorunlar nedeniyle, tarım ve hayvancılığı bilinçli, örgütlü, programlı şekilde desteklemek şart. 

İstihdamın çok büyük bölümünü sağlayan küçük ve orta boy işletmeleri (KOBİ), gerçek üreticileri korumak, gözetmek şart. 

Borcu borçla ödeyen, borcun değil ana parasını, faizini bile ödemekte zorlanan modeli bir kenara koymak, tüketime değil üretime, ithalata değil ihracata odaklanmak şart. 

Kısacası, planlama, kamuculuk, devletçi, halkçı ekonomi politikaları şart.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları