Hindistan'da Aydınlar Buluşması...

13 Aralık 2011 Salı
\n\n\n

9 gündür Hindistandayım. Doğduğumdan beri merak ettiğim bu ülkenin kalbinden, Tac Mahalden yazıyorum bu satırları. Geçen hafta çarşamba-pazar arası, Racasthanın merkezi Caipurda, INK Talks adıyla gerçekleşen uluslararası aydınlar buluşmasına konuşmacı olarak davetliydim. Çok güzel hazırlanmış bu dört günlük etkinlikte birçok düşünce masaya yatırıldı, yeni dostluklar edinildi, yeni fikirler veya buluşlarla karşılaşıldı, bireysel veya insanlık yolunda atılan adımların oluşturduğu yolculuk esnasında yaşanan büyü tekrar hatırlandı. “Frida ve Fırtına gibi filmlerin Amerikalı yönetmeni Juliet Taymor, birçok defa Oskara aday gösterilen ünlü film müzikleri bestecisi Elliot Goldenthal, Wired dergisinin genel yayın yönetmeni David Rowan davetliler arasındaydı.

\n

Ama ben onlar yerine size önce, 15 yaşında olmasına rağmen 1.40lık boyuyla, konuşmasında herkesi büyüleyen Aisha Chaudharyden söz etmek istiyorum. Doğuştan bir bağışıklık sistemi iflası yaşamış ve hayatın cilveleri sonucu mucizelerle hâlâ aramızda kalabilmiş bir inanç abidesi Aischa O küçücük boyuna rağmen sesi ve zekâsıyla öyle bir doldurdu ki sahneyi. İnandığı beş prensibi özetledi ana tema olarak: 1- Mucizelere inanın, çünkü aynen bana olduğu gibi, en düşük olasılıklı felaketler nasıl başımıza gelebiliyorsa, en umulmadık güzellikler de bizi bulabilir. (İyi, belki CHP de bir gün verdiği demokratikleşme sözlerini tutacak bir başkana kavuşabilir demek!) 2- Yaşadığınız ana inanın, çünkü yarın hiç olmayabilir ve hedeflerinize erteleyerek ulaşamazsınız. 3- Rüya gibi görünen hedeflerinizden korkmayın. 4- Önünüze çıkan zorluklar, aslında fırsatlarınızdır. 5- Bütün hepsi ters gidiyorsa o zaman bari bir köpek alın, onun vereceği özgüven ve mutluluk tartışılmaz! Aishayı ayakta alkışladık. Sürekli olarak sorumluluk almaktan korkan ve bahanelerle kendine kılıf aramaya devam edenlerin kral gibi gezdiği bu dünyada, herkesin bu değerleri hatırlamaya ihtiyacı varmış.

\n

Kendi konuşmam, bir sanatçı olarak özgürlüğü koruma adına yıllardır sürdürdüğüm sanat, siyaset, yazın yolculuğu üzerine hızlı sarılmış bir özeti aktarıyordu. Atatürkün bize hediyesi olan ve babamdan devraldığım özgürlük meşalesini oğluma nasıl iki yaşından itibaren damardan vermeye başladığımı, sanatta ırkçılık, siyasette laiklik ve demokrasi düşmanlarıyla nasıl savaştığımı, kritik virajlarımı aktardım. Hint-li dostlarımız konuşmamdan çok etkilendiler. Belki emperyalizmin planlarını deşifre ederek hatırlatmam, belki gördükleri samimi ödünsüz mücadele nedeniyle, bilemem. Ardından benimle yapılan röportajlar ve aldığım sayısız tebrik arasında kişisel derinliğini en çok hissettiren, bir monkla, Hint fakiri arası bir görüntü çizen ve Sanat Kâr isimli bir eski felsefe hocasıydı. Adının Türkçe anlamını duyduğu zaman çok şaşırdı.

\n

INK konuşmalarının 3. gününde, her an Sanat Kârın asistanı gibi yanından ayrılmayan gencecik, ince yapılı ve asil bakışlı bir Hintli genç sahneye çıktı. Bir insan düşünün, 8 yaşında kendisi Bengal Murşidabadda severek okula gidip gelirken, ailesine mahalledeki diğer arkadaşlarının çoğunun neden okula gitmediğini soruyor. İmkânları yok yanıtını alınca, o çocuk paçaları sıvıyor ve her gün okuldan döndükten sonra mahalle arkadaşlarına ders veriyor. Bu geçici bir çocuk aklı, bir heves filan değil, yıllarca süren bir girişim haline geliyor ve onun bugün tek kuruş ödemeyen 800 öğrencisi ile sayesinde üniversitelerden mezun olmuş gençler var! Bize insanlık dersi veren bu mütevazı gencin adı, Ali Babar. Salondaki herkesin gözünü yaşartan bir sosyal hizmet girişimcisi. Kendi okulunu seneye büyütüp açmak üzere. Bu aktardıklarım dışında, saymakla bitmez, çok müthiş bir teknik sahne rejisi ve görseller arasında birçok yoğun sunum izledik. Denizlere yayılan petrolü temizleyecek buluşu yapan, sevimli, geleceğin milyarderi girişimci genç Nikhilesh Dastan, geçenlerde şirketini Googlea satan ama paranın keyfini süreceğine yeni programlara yoğunlaşan Anand Agarawala, çocukluk rüyasını gerçekleştirmek için Silicon Valleydeki başarılı şirketini satarak milyonlarca dolar ödeyip uzaya çıkan İranlı işkadını Anousheh Ansari ve daha neler neler Dünya kâh uzaya, kâh okyanuslara, kâh eğitim ormanlarına çıkarken, Türkiye tarihiyle uydurma hesaplaşmalarla altın yıllarını havaya kurşun sıkarcasına boşa geçirmeye devam ediyor.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları