Bedri Baykam
Bedri Baykam bedri.baykam@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Suriye Gerginliği, Obama ve Savaş Tamtamları!

03 Temmuz 2012 Salı
\n\n\n

Ortada öyle bir hava oluştu ki, sanki Türkiye-Suriye gerginliği, düşürülen uçakla başlayıverdi! Yok daha neler! O kadar da kıt değil herhalde, balık ayarında denilen o ünlü belleğimiz değil mi? Türkiye zaten aylardır, bir yolunu bulup Suriye ile kapışmaya meraklı, öne sürülmüş bir zoraki cengâver konumunda. Bu son tırmanan kriz, olsa olsa birilerinin arayıp da bulamadıkları gerekçeyi gökten düşercesine yakalayıp sahiplenmelerine olanak sağladı!

\n

Bundan birkaç ay önce bir yazımı okumuştunuz: Erdoğan Savaşını Arıyor(27.09.2011 tarihli) başlığı taşıyan. Orada, yaratmak istediği iç ve dış imaj doğrultusunda Başbakanın Ecevitin Kıbrıs fatihliği gibi bir sıfat sağlamaya soğuk bakmadığını aktarmıştım. Eh, zaten ABDnin Türkiyeye bonkörce verdiği BOP sıfatları ve yetkileri de böylesine bir candan jandarmalık görevine davetiye çıkarmıyor muydu?

\n

Kaderin şu cilvesine bakın ki, Erdoğan son 1-2 yıla kadar hep tüm komşularımızla sıfır sorun söyleminden dem vurdu. Olsa olsa siyasi söylem veya ödünleri eleştiri alsa da, kimsenin buna pek bir itirazı olamazdı. Bunun ardından ise, ne ilginçtir ki, bu sınırlardaki ülkelerle ilişkilerimiz tel tel, eskimiş duvar boyası gibi dökülmeye başladı. İran, Ermenistan, Kıbrıs vs. derken sıra ağırlıklı olarak Suriyeye geldi.

\n

İşte bu Suriye konusu, ne yapılırsa yapılsın, halkımızın mantığına bir türlü oturamıyor, korkunç bir can düşmanı karar ilamı, bu ülkenin boynuna asılamıyor. Neden mi? Yahu daha düne kadar, her an yediği içtiği ayrı gitmeyen, beraberce maç izleyen, birbirlerine hediyeler sunma yarışına giren, karşılıklı vize iptal eden, sürekli kalıcı bin yıllık dostluktan söz eden bu iki ülkenin liderleri ne oldu da şimdi halklarını birbirleriyle savaştıracak kadar düşman oluverdiler? Bugün Suriye hakkında savaş açmayı gündeme alacak kadar gözün dönebilmişse, dün koca Turkiyenin hiç mi elinde istihbarat yoktu da, hiçbir şey bilmeyip, sabah akşam dostluk mesaji veriyorduk?

\n

Yoksa ana konumuz, demok-ratikleşme açısından bu verilerle hiçbir yere varamayacağını defalarca anlattığım Arap Baharı masalı çerçevesinde emperyalizmin temennilerini yaşama mı geçirmekti? Esad, böylece bir anda mıyok edilecek adam statüsüne geçiverdi? Sürekli demokrasiden söz ederek, işine geldiği gibi dünya kaynaklarını kendine peşkeş çekilir hale getirmek için uğraşan ABD, Ortadoğuda tüm jeopolitik çıkarları adına kan dökerken, bu sefer kirli işlere kendini bulaştırmak istemiyor. Neden mi? Çünkü Obama, savaş makinesi Bushtan farklı bir imaj verme gayreti içinde, çünkü kasımda yeniden başkanlık seçimi var, çünkü Obama bunu halkına zor anlatır. ABD, altına kendisinin giremeyeceği bir savaşı başlatmak durumunda hissediyor kendini.

\n

İyi de, her savaş kaç ölü verir? Harbin acımasızlıkları karşısında her ırk, her din eşit acılar çeker. Böyle bir savaşın galibi zaten olamaz. Sabah akşam Müslümanlıktan söz edenler, bu sefer Irak katliamının ardından iki Müslüman halkı mı kapıştıracaklar? Halk diyorum, çünkü askerler halkın içinden çıkar. Yine anneler ağlayacak, evler yıkılacak, çocuklar anasız babasız kalacak, ateş düştüğü yeri yakacak... Şu anda uçak krizine rağmen, bir türlü komşusuna düşmanlıkla bakamayan vatandaşlarımızı, birileri psikolojik olarak savaşa çekmeye çalışıyor! Mesela bu arada bir de PKK tekrar saldırsa, bu suç da çok rahat Esada atılabilecek.

\n

Bir sorun daha var: Uluslararası konjonktürde, bu konuda işler sanki adım adım sarpa sarıyor! Mesela Rusya ve Çin, ABD baskısına diplomatik olarak direniyorlar. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, aynen o namert Wall Street Journal gibi, neden o bölgelerde macera aradığı bir türlü anlaşılamayan uçağımızın Suriye hava sahasında düşürüldüğünü münasebetsizce anlatıyor. Bu arada Cenevrede BM daimi üyesi ülkeler ve bölgenin kendi kabadayılarının dışişleri bakanları arasında yapılan toplantıda bile, ABDnin umduğu sonuca ulaşılamıyor, Esadsız bir toptan çözüm kararı yerine, bir karma geçiş koalisyonu kararı alınıyor. Hillary Clinton, bunu tabii ki buz gibi karşılıyor.

\n

Bir yandan Türkiye dolduruluşa getirildiği gibi bölgesel ve küresel bir faktör olma yolunda ilerleyen bir hızlı ülke konumundan, arkadan kimin ittiği belli şekilde emperyalizmin sözde demokrasi tutkularına (!) aracılık yapan masa sıfatına geçiş yapıyor. Bizler de acı bir kahve içerek, Batıya göre bu örnek Müslüman ülkenin (!) içinde olup bitenlere bakıp, Ne yaptık da hak ettik böyle bir absürd ve zalim dönemde yaşama diye kan ağlıyoruz...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kâbus gibi bir kasım... 28 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları