Faşizmin Adaleti

06 Aralık 2013 Cuma

“Af bir atıfettir
Şartı bunun nedamettir,
Nedamet de hıyanettir,
Hıyanet de fazilettir,
Fazileti faşizmin…”
...demişti Can Yücel...
Şimdi faşizmin fazileti, nedametsiz bir affı gündeme getiriyor.
Af” diyemiyor adına...
Hukuksuzluğuna kılıf arıyor.
Anayasa Mahkemesi’nin “Balbay kararı”nı oy birliğiyle alması, sadece 5 yıldır süren bir haksızlığın en somut kanıtı değil, yüksek yargıda bıçağın kemiğe dayandığının da ispatı...

***

Şimdi ne olacak” diye soruyorlar.
Ne olacağı belli...
Balbay, çok yakında bir “halk kahramanı” olarak, büyük sevgi gösterileri arasında serbest kalacak.
Önce evine, sonra sırasıyla gazetesine, partisine, halkına ve nihayet Meclis’e teslim olacak.
5 yıllık tutukluluğun hesabını, kürsüden, köşesinden, meydanlardan soracak.
Ve gün gelecek, nasıl Erdoğan 4 ay 20 gün hapis yattığı Pınarhisar’a gidiyorsa, Balbay da, güçlü bir politik figür olarak, 4 yıl 275 gündür yattığı Silivri’yi, Sincan’ı ziyaret edecek.
“Çok şükür geçti o günler; faşizmin adaleti bitti” diyecek.
Nasıl şimdi Yassıada “Demokrasi ve Özgürlük Adası” ismini alıyorsa, o zaman Sincan da “Adalet Müzesi”ne dönüşmüş olacak.
4 aylık mahkûmiyet, 11 yıllık mağduriyet edebiyatı yaratabildiyse, Balbay’a en az çeyrek asırlık bir hesap sorma hakkı doğacak.

***

Bu adaletsizlik bittiğinde Türkiye, dünyanın en büyük cezaevini inşa etmiş, adaletsizliği dünya gözünde tescillenmiş, 7 milletvekilini hapsetmiş bir ülke olma utancından kurtulmuş olacak.
Avrupa Parlamentosu’nun dünkü raporunda vurgulandığı gibi “Büyük olayları görmezden gelen medyanın, işten çıkarılan gazetecilerin, engellenen ifade özgürlüğünün, endişe verici hale gelen otosansürün” ayıbından da kurtulmuş olacak.
“Yılın adamı” oylamalarında Mısır diktatörü Sisi’yle yarışan bir Başbakan’a sahip olmanın yükünden de kurtulmuş olacak.

***

Yine Can Yücel’e verelim sözü:
“Hiiiç merak etme,
Bunlar eveleye geveleye böyle,
Eninde sonunda ‘af’ verecekler bize,
Amaaaa
Biz onları,
Biz onları affetmeyeceğiz azizim…”

O fotoğraf
Evet, herkesin el ele olduğu bir fotoğrafı, camianın hassasiyetine göz kırpacak şekilde kesip Başbakan’ı, Fatma Şahin’le el eleymiş gibi göstermek, en hafif tabiriyle ayıptır.
Bel altı vurmak”tır.
Tuzaktır.
Ama bu ilk kez mi yapılmıştır?
Birileri, Gezi direnişçilerine sığınak olan camiye bira şişesi koyup provokasyon yaptığında ya da “Türbanlı bacımıza deri maskeliler saldırdı” yalanı uydurulduğunda mağdurların galeyanına kulak verilmiş midir?
Yalan makinesi, “Tutsaklar ölüm orucundayken vekiller kuzu kebabı yedi” balonunu uçurduğunda balona ilk binen Başbakan olmamış mıdır?
Besle kargayı oysun gözünü!

O haber
Evet, Milli Güvenlik Kurulu tutanaklarının yayımlanması yasaktır. O nedenle Taraf’ın MGK’nin cemaat takibine dair haberi hukuken soruşturulabilir. Ama bu ilk kez mi yapılmıştır? Birileri 28 Şubat’ta MGK’deki tartışmayı anlattığında ya da kozmik odadan belgeler sızdırdığında aynı tepki verilmiş midir? Ya da “MİT’teki arıza” mesela fişlenen İslamcılarla ilgili bir bilgi aktardığında soruşturmaya uğramış mıdır? Yani belge lehimizeyse sorun yok, aleyhimizdeyse devlet sırrı. Besle kargayı oysun gözünü!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları