Meclis’teki Türban - Can Dündar

01 Kasım 2013 Cuma

 

Türban bir simge mi? Evet.
Ama bunda yadırganacak bir şey yok.
İfade özgürlüğü sınırlı olan
ülkelerin siyasi hayatı, dolaylı
simgeler üzerine kuruludur.
O yüzden badem bıyık da
simgedir, pos bıyık da...
Tespih de parka da...
Ben de üniversitede hiç sakal
bıyık sevmediğim halde, sırf
hocalarıma yasaklandı diye,
“simge” niyetine yıllarca bıyıklı gezdim.
Yasak kalkana kadar da kesmedim.
Simgelerden korkmam.
Sorun, türbanın simge olması değil.
***
Türban özgürleştirir mi?
Bence hayır!
Hatta -kadınların
önemli bölümünün ancak
türbanla sokağa çıkabildiği
gerçeğine rağmen- tersine inananlardanım.
Yine de ben öyle düşünüyorum diye,
üniversiteye, Meclis’e “Türbanlılar giremez” tabelası
asılması da demokratik değil(di).
Türban, -bizim için- özgürlük
anlamına gelmese de türban
takma tercihi, özgürlükler kapsamındadır.
Toplumda türbanlılar varsa,
onların üniversiteye girmesi,
temsilcilerinin Meclis’te olması
da beni rahatsız etmiyor.
Sorun, türbanın Meclis’e girmesi de değil...
***
Sorun, düne kadar “Türban
yasaktır” tabelasının yarattığı
mağduriyeti kullanarak
iktidar olanların, bugün hâlâ
o mağduriyetten medet  umması...
Seçim öncesi hâlâ örtü meselesini kullanması...
Sorun, “özgürleşme” adı
altında türbana kapı açanların, kamuya, okula, ekrana,
Meclis’e, “Dekolte yasaktır”,
“Mini etek yasaktır”  “Kolsuz bluz yasaktır” tabelaları asması...
Dertlerinin özgürleştirme olmaması... Kafalarının, “Nihayet
yasaklama sırası bize geldi” diye çalışması...
***
Dün türbanla Meclis’e gelen
kadın vekiller, kadın hakları için mücadele
veren isimler olsa, sırförtünme tercihleri
nedeniyle Meclis’e giremeseler ve türbanı
tercih hakları kabul ederek vekilliği reddetseler,
kamuoyunda bu konu bambaşka algılanırdı.
Oysa bugün adlarını sadece
türbanlarıyla duyuyoruz.
Erkeklerin verdiği izne göre
başını örtüp açan bir hareketin,
özgürlük getirmesi mümkün
mü?
***
Meclis’te Şafak Pavey’e
pantolon giydirilmezken,
Kamuda kadına kolsuz bluz
yasaklanırken, Okullarda, statlarda
inatla kızların etek boyuyla
uğraşılırken, Eşin türbanlı olması,
kamuda terfinin koşulu haline getirilirken,
Ekranda bir kadın sunucu,
“dekolteli” diye Bakan emriyle
kovulurken, üniversitede,
kamuda, Meclis Genel
Kurulu’nda türbanı serbest
bırakırsanız, bunun adı “açılım”
olmaz, “kapanma” olur.
“Devlet, kimin ne giydiğine
karışmaz” denilse, isteyen
istediğini giyebilse, “demokrasi
paketi”, tüm kıyafet
kısıtlamalarını bertaraf etse,
Meclis’te de, kamuoyunda
da bir uzlaşma sağlanabilirdi belki...
Ama dekolteye saldırırken türbanı kollarsanız,
Tıpkı “klavyelere özgürlük”
derken, o klavyeyi kullananları
içeri tıktığınız gibi,
Tıpkı milli andı kaldırırken,
din derslerini zorunlu kıldığınız gibi,
Tıpkı “Devlet ibadete
karışamaz” derken cemevlerini
tanımadığınız gibi, Tıpkı pakette “Toplanma
özgürlüğü haktır” derken,
toplanmayı suç haline getirdiğiniz gibi,
İnandırıcı olmazsınız. Tersine, özgürlüğü sırf
kendine yontan ikiyüzlülüğünüz
ve “öteki”ni baskı altında tutan
tahakkümcülüğünüz ortaya çıkar.
***
CHP, seçim hesapları
yüzünden politika
belirleyememiş olabilir ama
şu son hamle, toplumun
üzerine uzun süredir örtülmeye
çalışılan o koca “örtü”nün
Meclis’e de serilmesidir.
Alternatifi, kişisel tercihlerden
devletin elini çekmesini
sağlayacak “topyekûn bir
özgürlük” fikridir.









Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları