Çiğdem Toker

Aykırı aykırı aykırı!

18 Mayıs 2016 Çarşamba

Bir Saray projesi olarak tasarlanan dokunulmazlıkların kaldırılmasına dair anayasa değişiklik teklifinin kaderi cuma günü kesinleşecek.
Hazırlanma maksadı aşikâr olduğu için, daha Anayasa Komisyonu aşamasında şiddet üretmeye başlayan bu teklifi, serinkanlı bir bakışla incelemenin zorunlu olduğunu düşünüyorum. O nedenle, ilk turu dün gerçekleşen teklif görüşmelerinin, anayasal dayanağı olan rapordan söz edeceğim.
Anayasa Komisyonu’nca hazırlanan bu teklifin genel gerekçesi, değerlendirmeler ve muhalefet şerhlerini içeren rapor, 46 sayfadan oluşuyor.
Meclis kayıtlarından ulaşılabilecek bu rapor, otoriter rejimlerin otoriterlik dozu derinleşirken parlamento ile hukukun nasıl araçsallaştırıldığını anlamak bakımından, fakültelerde ders olarak okutulabilecek bir içerik taşıyor.

***

İzleyenler anımsayacaktır; dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin anayasa değişikliği teklifi, komisyonda sadece iki oturum -o da kesintilerle- görüşülebildi. Anayasa Komisyonu’nda HDP’nin yokluğunda yapılan oylamada, dokunulmazlıkların kaldırılması, salonda bulunanların (CHP ve MHP’li üyeler) oybirliğiyle kabul edildi.
Çünkü HDP, AKP’li vekillerin bilinçli olarak yükselttiği gerilim sonucunda ortaya çıkan şiddetin sona ermeyeceğinin anlaşılması üzerine, komisyondan çekilmişti.

***

Anayasa Komisyonu raporunda, 28 Nisan ve 2 Mayıs tarihlerindeki iki oturumda yaşanan şiddet olayları ve tartışmalara dair hiçbir atıf, değerlendirme ve anımsatma yer almıyor.
Küçük ama önemli bir ayrıntı aktaralım: TBMM Genel Kurulu’na sunulmak üzere hazırlanan raporun sonuç bölümünde, komisyonun üç üyesi Prof. Mithat Sancar, Meral Danış Beştaş ve Erol Dora’nın isimlerinin altında ayrı ayrı “Son oylamada bulunamadı” ifadesi yer alıyor. Oysa her üç milletvekili de gece komisyondan bilinçli iradeleriyle ayrılmıştı.

***

HDP’nin rapora yazdığı “muhalefet şerhi”, bu teklifin neden anayasaya aykırı olduğunu net biçimde kayda geçiriyor. Özetleyerek aktaralım:
• Eklenmek istenen 20 numaralı geçici madde, darbe dönemini kurumsallaştıran kendisinden önceki 19’u gibi, anayasayı “bir defalık” askıya alıyor.
• Milletvekillerinin keyfi biçimde tutuklanmalarının önüne geçmek, ifade özgürlüğünü güvence altına almak gibi amaçlarla getirilen 83. madde yokmuş gibi hareket ediliyor. Ve bu konjonktürel nedenlerle yapılıyor.
• Yasama dokunulmazlığının siyasi saiklerle kaldırılmasını anayasaya aykırı bularak iptal eden Anayasa Mahkemesi içtihadı bu yolla deliniyor.
• Milletvekilinin genel kurulda kendini savunma hakkı gasp ediliyor.
• Fiil işlenirken var olan bir güvence, geçmişteki fiiller için ortadan kaldırılıyor. Ama değişiklik bir defalık olduğu için, yasalaştıktan sonraki fiiller için geçerli olacak. Bu da bir hukuk garabeti.
•Teklif kabul edilirse, ertesi gün gelecek fezlekeler için olağan süreç işletilecek.
“Ağır bir belirsizlik ve keyfilik” olarak nitelenen bu tespitler, aslında sadece HDP’lileri değil, bu değişiklik için el kaldıracak bütün milletvekillerini, siyasi yaşamlarını ve hukuk anlayışlarını yakından ilgilendiriyor.
Daha doğrusu ilgilendirmesi gerekiyor. Eklenmek istendiği anayasaya aykırılığı açık olan bu teklife “evet” demenin sorumluluğu ve sonuçları sanılandan ağır olacaktır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları