Televizyonlarda 29 Mart seçimleri ile ilgili anketler yayımlanıyor ve geniş şekilde tartışılıyor. Adayların ve partilerin seçim şansları ve oy oranları açıklanıyor. Anket sonuçları birbirinden çok farklı değil. AKP’nin ve adaylarının büyük şehirlerimizde İzmir ve Diyarbakır dışında önde olduğu görülüyor.
Kamuoyu yoklamalarında partinin şansı ile başkan adayının oy oranının kıyaslaması yapılıyor. Örneğin, İstanbul’da Kılıçdaroğlu’nun beklenen oy oranının CHP’den belirgin şekilde yüksek olduğunu Ankara’da ise Melik Gökçek için tam tersi bir durumun söz konusu olduğunu öğreniyoruz. Diyarbakır’da DTP büyük olasılıkla AKP’yi geride bırakacak. Adayın Kürt kimliği böyle bir sonucu doğal kılıyor.
Ancak Diyarbakır’da anketlerin detayı gözden geçirildiğinde çok ilginç ve umut kırıcı bir gerçekle karşılaşıyoruz. Seçmenlere hangi parti yoksulluğa, Kürt sorununa, çare olur ve demokratikleşmeyi gerçekleştirir sorusuna verilen cevaplar arasında en yüksek oyu hiçbiri cevabı alıyor. Bu oran yüzde 40’ların üstünde.
Üzücü, çünkü büyük sorunlarla yaşayan bu bölge halkının yarıya yakını DTP’ye sempati duymakla birlikte daha büyük bir bölümü hiçbir partinin sorunlarını çözebileceğine inanmıyor. Fakat kamuoyu yoklamalarının ortaya koyduğu en çarpıcı gerçek ve sonuç anketlerdeki oy oranlarının eğitim düzeyi ile ilişkisini gösteren tablolar.
Gerçekten üzerinde önemle durulması gereken tablolar bunlar. Eğitim düzeyi yükseldikçe, AKP’nin oyları keskin bir şekilde düşüyor. Bu öylesine bir düşüş ki ilkokul düzeyindeki seçmenden yüzde 52 oy alan parti sıra üniversite mezunlarına gelince yüzde 20’nin altına düşüyor. Buna karşılık CHP’nin oyu tam tersi bir eğri gösteriyor. Bu gerçek nedense yurdumuzda fazla önemsenmeyen, üzerinde durulmayan, tartışılmayan bir olgu.
Düşünün ki, Türkiye’de her düzeyde ciddi bir eğitim yetersizliği söz konusudur. Uzun yıllardır liselerimizde, üniversitelerimizde verilen eğitim, tatmin edici olmaktan uzaktır ve verilen eğitim uluslararası standartların altındadır. Bu nedenle Türkiye bir bilim toplumu olmaktan iyice uzak bulunuyor.
Buna rağmen üniversite mezunlarından parlamentoda büyük bir çoğunluğa sahip olan iktidar partisinin bu kadar düşük oy almakta oluşu son derece anlamlıdır ve sürekli olarak gündemde kalması gereken bir sorundur. Açıkça Türkiye’deki demokrasinin bir eğitim yoksunları demokrasisi olduğunu kabullenemez ve benimseyemeyiz.
Prof. Coşkun Özdemir