Demokrasinin gerçek anlamda yürürlükte olduğu Batı ülkelerinde de bizde olduğu gibi acaba kimi olağanüstü olaylar olağan, olağan olaylar da olağanüstü değerlendirilip yorumlanıyor mu?
TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, ansızın, belki de başkanlık kurumunun önde gidenleri ile ancak son bir görüşmeden sonra istifasını açıkladı.
TÜSİAD gibi kendi içinde tutarlı, iş dünyasını temsil eden bir kurumun başında olan kişinin, 43 yıldır istifa olayının yaşanmadığı patronlar kulübünde, başkanlıktan istifa ettiği haberi beklenmeyen bir olay olarak birden manşetlere taşındı.
Başbakan’la ülkenin demokratik koşul ve uygulamalarına ters düşen Yılmaz’ın istifasına, önce işçi sorunları ve şimdi de 13 ton gübrenin neden olduğu yazılıp söyleniyor.
Oysa Muharrem Yılmaz, istifasının gerçek gerekçesinin, çeşitli söylem ve söylentilerden çok, “Türkiye’nin en saygın sivil topum kuruluşlarından biri olan TÜSİAD’ın ‘itibarına zarar vermemek” olduğunu açıkladı.
Muharrem Yılmaz’ın asıl alkışlanacak davranışı, türlü çeşit olasılıklar nedeniyle değil, patronu olduğu iş dünyasında çıkan söylentilerin TÜSİAD’ın itibarına zarar vereceğini gerekçe yaparak istifa etmesidir.

***

Muharrem Yılmaz’ın bu istifa gerekçesi bir iki aydır yaşadığımız, 301 cana mal olan Soma faciası öncesinde ve sonrasındaki olayları çağrıştırıyor.
Soma faciasının hemen ertesi günü, enerji ve çalışma bakanlıklarının yasa gereği Soma madeninde yaptıkları resmi denetimlerin raporları açıklandı.
Soma’da faciadan kısa bir süre önce teftiş yapan iki bakanlığın müfettişleri madende iş ve can güvenliği açısından hiçbir sakınca saptamamışlardı.
Maden sorumlularını savcılık sorguladı. Sorumluları gözaltına aldı, sonra kimileri tutuklandı da...
Soruşturma bu yönüyle kamuoyunu tatmin edecek miydi?
Oysa, maden ocağının sorumluları kadar Soma’da, iş ve işçi güvenliğinin yeterli olup olmadığını yasaların verdiği olanakla doğru saptamalarla bakanlıklarına rapor etmek zorunda olan müfettişlerin de sorumluğu göz ardı edilemezdi.
İki bakanlık Soma’yı teftiş eden, sakıncalı hiçbir yan göremeyen müfettişler hakkında idari soruşturma başlattığını açıkladı ve fakat...
Muharem Yılmaz’ın istifa gerekçesine benzer bir davranışı, bu hükümetin faciadan hemen sonra anımsaması gerekmiyor muydu?
Hükümet, bakanlarının siyasal ve idari sorumluluğunu dün de, bugün de örtmeye çalışıyor.
İki bakanlık müfettişlerinin, yasalar gereği Soma’yı teftişinden sonraki olumlu raporlarından sonra facia gerçekleşiyor. Ama bu hükümetin Başbakan’ı, Enerji ve Çalışma bakanlarının bu sonuçtan siyasal, hatta idari sorumluluklarını hasıraltı ediyor.
Çalişma Bakanı, madende yaşam odaları olmamasını, işletmenin patronlarının neredeyse gafleti diye yorumlayabiliyor.
Ya madenleri denetlemek ve eksikleri varsa derhal kapatmaları görevini yerine getirmeyen Eneri Bakanı Taner Yıldız? Gazetecinin siyasal sorumluluk gereği istifa edecek misiniz sorusuna tam bir pişkinlikle, “İstifa işin en kolay yanı” diye yanıt vererek siyasal sorumluluktan yoksun devlet adamlığına inanılmaz bir örnek veriyor.
Ya Başbakan; Soma faciasının öncesinde ve sonrasında hiçbir sorumluluğu olmadığını anımsatan RTE?
Cumhuriyet tarihinin en büyük maden faciasında, bakanlarından, sorumlu bir devlet adamı olarak istifa etmelerini istemeyi aklının ucundan bile geçirmiyor..
…hiç değilse sağlıklı raporlar veren müfettişlerinin sorumluluğunu da üstlenmeyen iki bakanın istifasını isteyebilir ama.. nerede?
İki bakanı himaye ediyor:
Artık belgelenen hükümetin siyasal ve idari sorumluluklarını örtüyor ve..

***

...bu Başbakan ile emrindeki kadro; eleştirilerine tahammül edemedikleri, sık sık ülkeye ve demokrasiye ihanetle suçladıkları TÜSİAD’ın son başkanının, kurumun itibarına zarar vermemeyi içeren istifa gerekçesinden ders çıkarabilecekler mi acaba?
Aylarca Soma’da doğru dürüst denetimi yerine getirmemekten kaynaklanan sorumluluk gereği, hiç değilse hükümetin de, demokrasinin de bir nebze itibarını korumak için bakanların, hatta hükümetin istifa etmesini, -Muharrem Yılmaz’ı örnek alarak-
...acaba ne zaman düşünecekler?
Umutsuz bir vaka!
Herhalde balık kavağa çıktığı zaman!