AKP tam kadro Atatürk’ü övüyor, sahipleniyor.

Üstelik Atatürk’ü övmesi sahiplenmesi

gerekenleri, örneğin kurucusu olduğu partiyi de sollayarak…

Çankaya’daki “İnsanlık, Atatürk’ün eserlerine, ülkenin kurtuluşu için verdiği mücadeleye büyük hayranlık duymaktadır” dedi.

Başbakan RTE de, “Türkiye’nin bugün ulaştığı seviye, Gazi Mustafa Kemal’in hedeflediği seviyededir. Cumhuriyet emin ellerdedir” diye konuştu.

AKP’de Bülent Arınç’la başladı Atatürk sevgisi, devrimlere övgü.

AKP’den Atatürk’e uzanan sevgi, övgü seli, Cumhuriyet Bayramı mesajlarıyla başladı, 10 Kasım’da manşetlerde doruğa ulaştı.

***

Çankaya’dakinin, RTE ve Arınç’ın bugünkü söylemlerini daha önceki yıllardaki söylemleriyle birlikte anımsayan da anımsatan da yok!

Oysa AKP’nin Atatürk konusunda içtenliğini ölçmek, düşünce dönekliğini saptamak için dün söyledikleriyle bugünkü söylemlerini yan yana getirmek gerekmiyor mu?

Atatürk dönemini nasıl anladıklarını anımsatmaya, Çankaya’daki AKP’liden küçük bir örnekle başlayalım.

19 Aralık 1992’de Türkiye Gönüllü Kültür Teşekkülleri İstişare Toplantısı’nda şöyle diyor:

“…Uygulamada tam bir diktatörlük, tam bir tek parti devri, tam bir oligarşik bir devre geçmiş ve öyle olmuş ki tam halka zıt bir yönetim… devrimcilik adı altında yine bir dizi hukuki düzenleme tepeden inme, zorla getirilmiş ve halkın onayı, desteği alınmadan zorla kabul ettirilmiştir...”

Geçelim RTE’ye:

“2. Cumhuriyet Tartışmaları” kitabında (1993) şöyle diyor:

“…Türkiye Cumhuriyeti 1923’ten bu yana sürekli gerileyiş içindedir. Türkiye’nin 70 yıllık tarihi boşa harcanmış bir zamandır… Türkiye Cumhuriyeti katı bir üniter devlet anlayışına sahip olmuştur…”

Bugün Atatürk’ün açtığı yolda yürüdüklerini yazan, söyleyen RTE ile geride kalan yıllarda Anıtkabir’i ziyaret edenleri “sap gibi durmakla” suçlayan, Atatürk devrimlerinin karşısına çıkan, yaptırımlarıyla laikliğe karşı duruşunu kanıtlayan ve Cumhuriyet’in kuruluş felsefesini, üniter devleti bugün savunan RTE, aynı kişidir.

Bülent Arınç’ın geçmişteki söylemlerine gelelim:

“60 milyon insanı kardeş yapan laiklik değildir… 1923’te Mars’tan düşmüş bir devlet kurduk. Sapık ilkelerini tabu haline getirdiler. Arkasına saklanıyorlar… Devlet nedir? Helvadan yapılmış puttur… Bütün laikleri bir şişe geçirecem, ondan sonra anlayacaklar laikliğin ne olduğunu… Ayrıcalık yapanın dinde de katli vaciptir ama dinleyen yok…”

***

Bu adamların dününü anımsayınca, bugün Atatürk’ü ve dönemini öven söylemlerine güvenebilir, inanabilir misiniz?

Hatta, Mustafa Kemal’i bu denli sahiplenmelerinin altında gizledikleri bir amaç olduğu düşüncesi akla gelmiyor mu?

***

Son bir örnek, 10 Kasım söylemlerini yalanlıyor.

Kanun hükmündeki bir kararnameyle Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun amaçları arasından “Atatürkçü düşünceyi yaymak” ifadesini çıkardılar.

RTE; “Atatürk’ün hayal ettiği yerde” olduklarını söyleyip duruyor.

Atatürk’ün hayal ettiği çağdaş Türkiye’yi, kılık kıyafetten başlayarak nasıl yozlaştırdıklarını, Atatürkçü düşünceyi savunanların, inananların görmezden geldiğini sanıyor.

Korkmadan, her alanda diledikleri gibi at koşturmalarındaki cesareti; karşılarında iktidar alternatifi bir muhalefet olmayışından alıyorlar.

Ama unutma Bay Başbakan: Pir Sultan Abdal’ın bir şiirinde dediği gibi gün gelir; “Senin de çarkın kırılır”.

\n\n