Cüneyt Arcayürek

Himaye!

16 Kasım 2013 Cumartesi

Başbakan’a özel bakan, vali, bürokrat, hatta gazeteci olmak düpedüz bir ayrıcalık.
Üstüne üstlük, bir tarihte RTE’ye yakın oldun mu, örneğin belediye başkanı iken, çevresiyle ilgili soruşturmalara bir de gerek olmadığı raporu verdin mi, geleceğin sağlam ve parlak!
Bu ve benzeri örnek pek çok. Sonuncusu hâlâ dillere destan.
Hangi görevde olursan ol; yeter ki dünden bugüne başefendinin himayelerinde ol; “gavat sözcüğünü kullanmakta özgürsün, özgür!.
Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, inmiş arabadan, “Hükümet istifa, Allah belanı versin” diye bağıranı polise göstermiş; “Yakalayın lan şu gavatı” demiş.
Ne çare, bir büyüğünün himayesindeki Coş’a, Allah’ın bela vermesi ne mümkün!

***

Sözlü yazılı medya, valiye terbiye üzerinden yüklendiler.
Gelmişi geçmişini döktüler sütunlara.
İçişleri Bakanı M. Güler, Başbakan’ı, “tek” adam; “Valimi yedirmem” deyince; ne yapsın?.. Yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal. Kaldı mı ortada!
“Gavat”ı çirkin, yakışıksız söz diye tanımlayarak valiyi sözüm ona eleştirdi.
Coş’u Adana’dan alıp kızağa çekeceğini bile söyleyemedi.
Ver konuyu soruşturmaya uyut yöntemine sarıldı.

***

Küçük-büyük muhalefet zaten kendi söylüyor kendi dinliyor.
TV’lerden bas bas bağırdılar: “Ne hallere düştük. Devletin valileri devletin değil, RTE’nin emrinde AKP valisi” diye hükümete veryansın ettiler; lakin RTE canibinde en ufak etkili olmadı söyledikleri...
Gündemin flaş ismi Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da, Coş’u ayıpladı.
Yukarıdan esen korku rüzgârına kapılan kimi bakanlar da, valiyi ayıplar gibi, ne ki ne dedikleri pek anlaşılmayan bir şeyler mırıldandılar...
Derken Meclis Başkanı Cemil Çiçek konuştu: “Valinin temsil ettiği göreve uygun halka örnek olacak biçimde söz söylemesi” gerektiğini söyledi. Özetle; “Hiçbir valinin halka gavat demeye hakkı yok” dedi.
Dediler de yazdılar da ne oldu?..
Yazılı sözlü eleştiriler tek adamın bir kulağından girdi.
Öteki kulağından, tabii kafa o kafa ki, hiçbir iz bırakmadan çıktı. Dedi ki:
“Söylesinler yazsınlar, geçer. Sandık beni sever!

***

Başka ülkelerde olsa üç satırlık haber ama bizde.
Dördüncü torun da geldi diye bağımlı bağımsız medyada haberden geçilmiyor.
TV’ler doğumun gerçekleştiği hastaneye tek adamın teşriflerinden çook önce kamp kurdular. Muhabirler, kameramanlar kapıda nöbete girdi.
Üç kilo 200 gram doğan tosunun adını çok evvelden ilan ettiydi tek adam.
Muharrem ayında, seçim yaklaştı ya; Alevilere hoş görünmek için torunun adı Ali olacak diye ilan etti.
Abdülhamit’in bir oğlu olmuş; adını Ertuğrul koymuşlar...
Şair Eşref, Osmanlı’nın ilklerinden Ertuğrul’u, imparatorluğun son günlerini anımsatarak; “Biz bitirdik, sonuna geldik diye sevinirken baştan mı başlıyor” demiş.
Tek adamın sona geldiğine sevinirken; ya maazallah büyük babanın adını, siyasal anlayışını ve uygulamalarını yaşatacağını düşleyerek torunun adını Recep koysalardı!

***

Sapına kadar Müslüman olmayı, bunlar başka, Müslümanlığı satışa çıkarmayan laikler elbette başka anlıyor.
İnsan, nerede olursa olsun, bildiği gibi yaşasın, inansın; bizimkinin ağzından düşürmediği gibi Yaratan’ın yarattığı diye saygı, şefkat görmesi gerekmez mi?
Hayır gerekmiyor.
Gazeteler; üç beş gündür Gezi Parkı eylemleri sırasında ekmek almak için sokağa çıkan 14 yaşındaki Berkin E.’nin kafasına isabet eden gaz kapsülü nedeniyle üç kez ameliyat geçirdiğini, 152 gündür yoğun bakımda olduğunu yazıyor.
Mısır’da darbecilere karşı eylemlerde öldürülen genç kız için günlerce ahlar vahlar içerikli konuşmalar yapan Başbakan; Berkin’in yattığı hastaneye bir kez olsun uğrayarak ayaküstü de olsa sağlığıyla ilgilendi mi?
Hayır!

***

Benden olanlara başka, olmayanlara başka Müslümanlık bu olsa gerek!
Ya da önce AKP’li olmak, sonra insan!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları