Evet, yeni Türkiye’nin maskesi yavaş yavaş düşüyor.
Maskenin altında tanıdık bir yüz göründü.
Eskiyi unut yeniye bak diye Cumhurbaşkanı oluncaya dek halkı uyutan badem bıyıklı yüz.
Hani ya; özgürlükler daha genişleyecek, ileri demokrasi masallarına konu olan ileri demokrasiyle yönetilecektik.
Yeni Türkiye bayrağını RTE’ye sadakat yeminleri ederek alan AD, güvenoyunun üzerinden bir ay geçti geçmedi.
Maşallah sözünün eriymiş. Yeni Türkiye’nin başbakanlığında ne olacağını pekâlâ kanıtlamaya başladı.
Torba yasası dediler, ek yapa yapa yasayı içinde ne ararsan var denilecek çuvala dönüştürdüler ve...
...AKP iktidarı kuşku yok yeni başbakan ve genel başkanla hâlâ yukarıdan aynı yetkileri kullanan RTE’nin emrinde, bilgisi ve teşviki ile özgürlüklere ilk darbeyi vurdu.
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) adında iktidar elinde öteden beri oyuncağa dönüşen bir başkanlık var ya; daha da kıymete bindi.
Torba yasasına son gece emre amade AKP grubunun oylarıyla küçücük bir ek yapıverdiler.
Buna göre tüm internet bilgileri TİB’de toplanacak, fakaat...
...bu kurumun başında olan kişi, o denli yetkili olacak ki; ola ki danışmanlarına, ilgili dairelerin görüşüne başvurmuş olma palavrasına sığınarak...
...herhangi bir internet yayınını yargı kararı almaya gerek görmeden şak diye kapatacak!
Yeni Türkiye’de nasıl özgürlük ama... RTE’ye ve sürgiti hükümete yakışıyor.

***

Durun acele etmeyin. Bitmedi.
Yeni Türkiye’nin yargı bağımsızlığına ne denli saygılı ve bağlı olduğunu göstermek için, HSYK’yi kendine bağlı uygun gördüğü kişilerle yeni baştan biçimlendirme girişimi var sırada.
Yeni Türkiye’nin bir önceki temsilcisinden yadigâr kalan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ; müjdeler olsun diyerek...
...12 Ekim’deki seçimden önce hâkim ve savcılara zammı içeren yasayı Meclis’e bugün yarın göndereceklerini açıkladı.
Şimdi seçime giren hâkimlerin keseleriyle mi yoksa vicdanlarıyla mı oy kullanacakları tartışılıyor.
Ana muhalefetin geçmiş genel ve yerel seçimlerindeki başarısızlıkları ölçü olmadığı için yeniden genel başkanlığa seçilen KK (Kemal Kılıçdaroğlu), iktidarın bu davranışı 12 Ekim HSYK seçimlerinden önce yargı camiasına uzatılan rüşvettir, dedi.
Başka demokratik ülkelerde ana muhalefet söylese kıyamet kopardı bu söz üzerine. Oysa bizde ana muhalefet liderinin bu vurgulaması bir saat içinde başka haberler arasında boğuldu.

***

Bu giden gelen hükümetlere kimi uyarılara gamsız mı desek ya da içeridekileri hadi önemsemiyor mu desek, kestirmek zor.
HSYK seçiminden önce yargı dünyasına zamma ana muhalefetin tepkisini sallamıyor diyelim; peki ama hükümetin yargı üzerindeki baskılarını incelemek amacıyla buraya gelen Avrupa Yargıçlar Birliği Başkanı ile Uluslararası Yargıçlar Birliği Türkiye Yargı Sorunları Komite Başkanı’nın Ankara’da AYM Başkanı Kılıç ve meslektaşlarıyla konuştuktan sonraki açıklamalarını ne yapacağız?
Adamlar gelmeden önce yargıya baskıyla ilgili söylemlere pek inanmadıklarını, lakin buradaki temaslarından sonra daha önce söylenenlere hak verdiklerini açıkladılar.
Korku imparatorluğunun hâlâ ne denli etkili oldğunu da doğruladılar.
Sözüm ona bağımsız olan YSK Başkanı, Danıştay Başkanı görüşme isteklerini şu ya da bu nedenle iptal ettiklerini söylüyorlar.
Zam yasasını da HSYK seçiminden önce yargıyı kendine bağlamak isteyen iktidarın rüşveti diye niteliyorlar.
Yeni Türkiye böyle böyle zorba devlet kimliğini pekiştiren yolda emin adımlarla yürüyor!

***

Bir de Saadet Partisi ideallerinden CHP’ye dönüşen, genel başkanının zoruyla kadın kotasından PM’ye seçilen Prof. Mehmet Bekaroğlu yine günün başlıca konularından biri.
Yeni PM üyelerinin Atatürk’ü ziyaretine katılmamış.
“Kefere Kemal” dediği önderin kabrinde sap gibi durmaya cesaret edememiş demek ki…