Cüneyt Arcayürek

Ne Söylersen Söyle…

15 Nisan 2014 Salı

On iki yılda ilk kez, hani bir laf vardır; kırk yılın başında doğruyu söyledi der, o hesap…
…bir düşünür sanki, toplumların da kaderi olduğunu söyledi ve...
“…toplumlar da zaman zaman hayal kırıklığı yaşar. Zaman zaman aldanırlar, aldatırlar” dedi.
Türk toplumunun kimi zaman yarısı, ama çoğu zaman örneğin 30 Mart’ta olduğu gibi yarıdan fazlası, önce aldandığının, sonra aldatıldığının belki farkına vardı ama çok geç.
Belki de yarıdan azının henüz bilinçlenmediği tarihsel bir gerçek yaşanıyor.
Diktatörleri bir kez iktidar koltuğuna oturttun mu, oradan kalkmamak için toplumu aldatacak çarelere başvururlar.
Çoğunu da demokratik önlemler diye sarıp sarmalayıp toplumun önüne koyarlar.
Bir de ülkesine göre istismar edegeldiği, umacı diye gösterdiği karşıtlarının söylemlerini, engel diye örneğin din konusunu sömürüyorsa onu, yaşam koşulları çekilmez hale geldiyse bu sorunu, bir güzel yağlayıp yıkayarak, üstelik karşı çıkanları devlet düşmanı ilan ederek, koltuktan ayrılmamayı sağlarlar.

***

Başka ülkelerde benzeri yaşananlarla, demokrasiye âşık, dinine saygılı toplumumuzun elbette ilgisi yok tabii.
Hele 17 Aralık’tan sonra yaşananlarla...
Devletin içine, ta hükümet üyelerine kadar işlemiş yolsuzluk, rüşvet olaylarlarına; toplumumuzun yüzde 45’i son seçimlerde önce görülmedik biçimde, üstelik iktidarın düşman diye suçladıklarının ortaya döktüğü kanıtlara inandı.
Dört bakanın oğullarının evlerinde, hatta Başbakan’ın oğlunun da vakfında -artık sayıyla ifade edilemiyor- kilolarca dolar ve Avro’nun içeriden ve dışarıdan adı sanı gizlenen yardımseverlerin bağışı olduğunu içeren açıklamalara, ne ki seçime bir hafta kala inanıverdi.
Sandık desteği birden hop yüzde 30’dan yüzde 45’lere yükseliverdi!
Kim kimi aldattı?..
Kim aldandı, henüz ne biliniyor, tabii ne söylenebiliyor, yazılabiliyor...
Ne de tartışılabiliyor.
Bir doçentin, bilim adamının, “Dünyanın her yerinde bir partinin bu kadar kısa bir zaman diliminde yaklaşık 10 puan kaybetmesi meşruiyetinin en azından yerinden oynadığına işarettir” diyen açıklamaları.. iktidara sivrisinek vızıltısı gibi geliyor
Kimilerine göre de bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete gerçeğinin hiçbir anlamı yok.

***

Tabii bu arada nereye gidiyor demokratik rejim sorusuna yanıt aramak da anlamsız.
O kadar ki bu soruyu yanıtlayan dış ülkelerin, üstelik bizimle çok yakından ilgisi olan yetkililerinin açıklamaları…
...başarıdan başarıya koşan hükümete Gezi eylemlerinden 17 Aralık’a kadar her fırsatta içerideki hasımlarıyla darbe tezgâhlayan, kimdir, kimlerdir -Başbakan’ın bir türlü açıklayamadığı- dış mihrakların…
…Türkiye’de rejimin gidişatıyla ilgili gerçekçi değerlendirmeleri, kimi medyamızda ya yer almıyor ya da göze çarpmayacak kadar küçük oranda gösteriliyor.

***

Örneğin Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznleks, 17 Aralık sürecinde Türkiye’nin düne oranla “daha da geriye gittiğini” söylüyor.
Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Rita Oomen-Ruijten ise “Türkiye geriye gitmemeli.
Yargı bağımsızlığı ve basın özgürlüğü AB’nin en çok önemsediği konulardır.
Bu konularda geriye giderseniz bu durumun da AB düzeyinde sonuçları olur” diyor.

***

Cumhurbaşkanlığı hesapları içinde olan RTE ise…
Bu söylemleri okuyor, dinliyor, kıs kıs gülüyor ve…
…leyleğin ömrü lak laka ile geçer deyip bir kenara atıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları