Barış ve Demokrasi (Kürt) Partisi’ne (BDP) göre, dağdaki eşkıya terörist değil, “gerilla!”\n

\n

Genel Başkan Selahattin Demirtaş’a göre üç kadın terörist, örneğin Fidan Doğan, terörist değil, “diplomat!” \n

Dağdaki eşkıya gerillaya, terör örgütü üyesi diplomata devşirildiğine göre, gün gelir Fidan aracılığıyla örgütle zaten sık sık görüşmeler yapan Cumhurbaşkanı Hollande ve hükümetince, Paris’teki PKK’nin enformasyon bürosu, temsil bürosu sıfatıyla kabul görmeye başlayabilir. Neden olmasın?\n

Hürriyet’teki haberlerde gördük; olaydan sonra Fransız yetkililer, lütfedip TC’nin Paris Büyükelçiliği’ne öldürülenler hakkında bilgi olup olmadığını bir kez sormuşlar.\n

Ama Fransa İçişleri Bakanı, örgüt adına her türlü çalışmayı yapan üç kadının öldürülmesiyle ilgili bilgiyi; kuşku yok PKK’nin siyasal uzantısı kabul ettiği BDP Genel Başkanı ile beraberindeki heyetle paylaşıyor ve BDP aracılığıyla örgüte, sorumlu olanları mutlaka saptayacakları güvencesi veriyor...\n

Bu gelişmelere göre Fransa nezdinde ha PKK, ha BDP!\n

***\n

Kamuoyunda oluşan ortak görüş: Paris cinayeti, İmralı ile başlatılan süreci etkilememeli!\n

PKK’nin silah bırakmasını, Türkiye içindeki silahlı terörist grupların Kuzey Irak’a çekilmesini gerçekleştirecekse görüşmeler elbette desteklenmesi gereken olası gelişmeler...\n

Ana muhalefet partisi genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun, yadsınamayacak dört koşul öne sürerek İmralı görüşmelerine yeşil ışık yakması; (Türk ve Kürt) hemen her çevrede olumlu karşılandı ve CHP’nin hükümeti desteklediği genel kanı olarak manşetlere geçti.\n

Fakat her çevreden destek gören “yeni sürecin”, nasıl işleyeceği sorusu hâlâ askıda.\n

RTE’ye göre, bu süreçte AKP ile CHP, sorunu irdeleyecek ortak bir komisyon kurmalı.\n

Kılıçdaroğlu’na göre, terör öyle bir sorun ki iki partinin ortaklaşa çabalarıyla değil, ulusal uzlaşıyla, Meclis’te ve parlamentoda temsil edilen dört partinin ortak dayanışmasıyla çözümlenebilir.\n

Bu aşamada; CHP Genel Başkanı Çin’e giderken uçakta gazetecilere yaptığı söyleşide “yeni süreçle” ilgili daha önceki yaklaşımlarına yeni açıklamalar ekledi.\n

Soru: “Selahattin Demirtaş, sizin çıkışınızı çok cesur bulduğunu söyledi. ‘Görüşme trafiği CHP’ye de açık olmalı’ demişti. Bu yönde (hükümetten) bir talep gelirse nasıl karşılarsınız?”\n

Kılıçdaroğlu: “Biz o sürecin içinde olmak istemeyiz. O süreç bizim dışımızda bir süreç, onu yapan hükümet.” \n

Soru: “O zaman CHP tam olarak neye kredi açıyor ve ne kadar?”\n

Kılıçdaroğlu: “Hükümet ‘sorunu çözeceğim’ diyor. Eğer sorunu çözeceksen, biz bundan memnuniyet duyarız. Bunu ifade ettik.”\n

***\n

Bu sorular ve yanıtlarından anlaşılıyor ki CHP, İmralı sürecini çözüm yolunda desteklenmesi gereken bir adım olarak görüyor.\n

Ne var ki “görüşme trafiği içinde” bulunmayı ve direksiyonu her açıdan elinde tutan hükümetin sorumluluğuna ortak olmak istemiyor.                                 \n

Kılıçdaroğlu, sorunu çözeceğim diyen hükümete “çöz de sorunu görelim” demeye gelen bir mesaj gönderiyor.\n

Ortak çözüm arayışları diyen yorumlarla son açıklamalar aynı çizgiye oturmuyor.\n

***\n

Dikkat çeken başka bir nokta daha var genel başkanın açıklamalarında.\n

Soru: “(AKP sözcüsü) Hüseyin Çelik somut gelişmeler olmadan CHP’ye bilgi verilmeyeceğini söyledi!”\n

Kılıçdaroğlu: “Bilgi verip vermemek onların takdirinde olan bir şey. İlla ‘gelin bize bilgi verin’ diye bir talebimiz de yok zaten!”\n

Oysa, genel başkanın hükümete 4 koşul dayatan “yeni kredisinin” sonuncu maddesi...\n

...İmralı’daki görüşmelerden hükümetin ya ana muhalefet partisi CHP’ye ya da kamuoyuna bilgi vermesini içeriyor(du).\n

***\n

Yeni süreçte köprülerin altından daha çoook sular akacağa benziyor!