Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Başbakan Doğru Söylüyor
Başbakan, Taksim Gezi Parkı olaylarını değerlendirirken “Olay ideolojiktir!” diyor. Söylediği kesinlikle doğrudur.
Bir bakalım: İdeoloji ve/veya dünya görüşü, bir insanın davranışını ve o davranışın dayandığı referans sistemini açıklamak için kullanılan kavramlardır. Kişinin ideolojisi ve/veya dünya görüşü, davranışlarının şekillenmesinde önemli rol oynar. Çünkü insan davranışlarının çoğu, onun hayat anlayışı ve benimsediği değerler tarafından yönetilir. İnsanın dünya görüşü ve benimsediği değerler arasında sıkı bir ilişki vardır.
Böyle bakıldığında Başbakan’ın sözlerine “yanlış” demek olası değildir. Ne var ki o “ideoloji” sözcüğünü Taksim Gezi Parkı olaylarını zihninde dışladığı toplumsal/siyasal kesimlere mal ederek “olumsuzlaştırmak” amacıyla kullanmaktadır.
Sosyal bilimlere yabancı bir kişi olduğundan, “meşru” bir tanımın “gayrimeşru” bir tanım olduğu/olabileceği varsayımından hareketle içerik ve anlamlarını bilmeden yerli-yersiz kullandığı kavram, deyim ve sözcüklerin kendisine toplumdan kazanım olarak geri dönecek bir etki uyandıracağını düşünmektedir.
Başbakan’ın yanılgısı, yanlışı buradadır.
Olayların kaynağının Gezi Parkı’nda köklenen beş ağacın çok daha ötesinde ve derininde yattığını görememiştir. Olaylar beş günde tırmanmış, ülke geneline yayılmış, dört bir yanda yüz binlerce insan alanlara dökülmüştür. O ise hâlâ köklenen beş ağaçtan, Taksim’e yapılması planlanan Topçu Kışlası’ndan söz etmektedir.
Başbakan ve siyasal çevresi İslam ideolojisinin/dünya görüşünün iktidara geçmiş siyasal temsilcileridir; ülkeyi ve toplumu kendi dünya görüşleri temelinde yeniden örgütlemek/biçimlendirmek çabasındadırlar. Bu çabaları Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana toplumun çoğunluğunun benimseyip içselleştirdiği laiklik ile çatışmaktadır. Kültürümüzü, dilimizi Araplaştırmaktan alkol yasaklarına, Hanefi-Sünni inancını en yüksek değer görmekten Alevilerin ibadethaneleri olan cemevlerini tanımamaya kadar çok sayıda uygulamalar bu çatışmayı derinleştirmektedir.
Yüzü Batı’ya, Batı demokrasilerine dönük siyasal, toplumsal, kültürel yaklaşımları benimsemiş olan toplumun geniş kesimleri AKP iktidarının İslam-Arap kaynaklı, giderek otoriterleşen yönetim biçimini ve Başbakan’ın tüm Arap ülkelerinde görülen “tek Reis” anlayışını içine sindirememektedir.
Taksim Gezi Parkı olayları 2002’den bu yana toplumun içine attığı, içinde bastırdığı duyguların öfke/isyan olarak dışarı taşmasıdır. Taksim Gezi Parkı’nda köklenen o beş ağaç bardağı taşıran son damladır ve kısa zamanda sele dönüşmüştür.
Farklı inançlardan, ideolojilerden, dünya görüşlerinden, toplumsal sınıf ve kesimlerden, yaş, cinsiyet ve meslek gruplarından insanlar “demokrasi, özgürlük, insan ve doğa hakları” zemininde bir araya gelmişler, bu zeminde oluşan bir “üst dünya görüşü” çatısı altında kendiliğinden (spontane) bir “parlamento dışı muhalefet-(PDM)” oluşturmuşlardır.
Sis ve gaz bombalı, TOMA’lı, panzerli, plastik mermili güvenlik güçlerinin Taksim Gezi Parkı’ndan çekilmek zorunda kalarak alanı göstericilere bırakmaları doğumunun kutlanması gereken Parlamento Dışı Muhalefet’in ilk zaferidir.
Daha nicelerine…
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?