Hadi Canım Sen de!

27 Mayıs 2013 Pazartesi

Herhalde bu coğrafya insanlarının ortak-temel özelliklerinden biri de benimsenen herhangi bir düşüncenin “mutlak” kabul edilerek her karşı düşünceyi kökünden yadsıyarak ileri süreni en ağır sözlerle suçlamaktır. Doğumumuzdan ölümümüze kadar yaşamımız bu ortak-temel özelliğimizin tanıklıklarıyla doludur.
İnsanımız eleştiri kaldırmayan bir ruh yapısına sahiptir. En yumuşak bir eleştiriyi bile kendi kişiliğine yapılan bir saldırı olarak görür ve şiddetle karşı koyar.
Eleştiren de çoğu kez eleştirisinin dozunu kaçırır; bunu bildiğinden, daha doğrusu o doz düzeyini bilinçli olarak yukarı çektiğinden sözleri ağzından çıktığı an savunma durumuna geçer, karşılık bekler.
Bu nedenledir ki her cinsten, her yaştan, her eğitim düzeyinden, her meslekten insanlarımız arasındaki tartışmalar hakaretli, küfürlü, tekme-tokatlı kavgaya dönüşür.

\n

***

\n

İnsanımız geçmişte ve günümüzde, yaşamanın hiçbir döneminde özünde bir “uzlaşma rejimi” olan demokrasiyi tanımamıştır. Demokrasi, bir rejim olmanın ötesinde ancak yaşayarak anlaşıp kavranabilen, benimsenip içselleştirilerek kazanılan bir ruhtur.
Bu ruhtan yoksun toplumlar aynı zamanda uzlaşma kültüründen de yoksundurlar. Uzlaşma kültüründen yoksun toplumlar demokratikleşemezler. Demokrasi onlar için hep senaryolaştırılmış bir kavram olarak kalır.

\n

***

\n

Türkiye, ne yazık ki bu acıklı durumun somut bir örneğidir. İnsanı demokrasi yoksunu olan bir ülkenin tüm kurumlarının da demokrasiden yoksun olması doğal değil midir?
Örneğin, parlamentomuzun, siyasal partilerimizin, her partiden siyaset adamlarımızın durumları, davranışları ortadadır. Siyaset dünyamız her an birbirlerine hakaretler yağdırmaya, birbirlerini bir kaşık suda boğmaya hazır, hırsları akıllarının önüne fırlamış, hoşgörüsüz, nobran, öfkeli birtakım insanların egemenliğindedir.
Evrensel demokrasiyi tanımadıklarından, nedir diye merak edip öğrenmediklerinden
“demokrasi” sandıkları bu acayip karmaşada ömürleri itiş kakış içinde geçer, geçerken de bu ülkenin insanlarını itiş kakışlarında “malzeme” olarak kullanırlar. Bu durum, devlet erkine sahip olmayı “dediğim dedik, çaldığım düdük” özgürlüğü sanan iktidar gibi, iktidara karşı çıkmayı “önünü ardını düşünmeden ağzına her geleni söylemek” olarak algılayan muhalefet için de geçerlidir.

\n

***

\n

Şimdi bunlar, bu algılama ve kavrama düzeyiyle, bu demokrasi yoksunluğuyla bir masaya oturup, kafa kafaya verip Türkiye’ye yeni, demokratik bir anayasa kazandıracaklar…
Hadi canım sen de!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları