Memleketten Güzel Haberler

18 Mart 2015 Çarşamba

Cumhurbaşkanımız, kendisinin özel, eşi bulunmaz ve herkesten çok daha önemli olduğunu düşünen bir liderdir. Kendince bunun haklı gerekçeleri vardır. Haklıdır da, çünkü yakın tarihimizde hiçbir lider her türlü seçimden arka arkaya dokuz kez başarıyla çıkmayı başaramamıştır. Dolayısıyla çok beğenilmek ve sürekli onay görmek onun en doğal hakkıdır. Her şeyi yapmaya hak kazanmış olduğuna inanırken duygudaşlık yapmaz, başkalarının duygularını ve gereksinimlerini tanımaz, neyi nasıl tanıyacağını kendisi belirler.
Böyle, her yüzyılda ancak çıkan bir lider her ülkeye nasip olmaz. O, son haftalarda çeşitli illerde yaptığı açılış mitinglerinde ya da kapalı salon toplantılarında konuşurken, onu dinleyen kitlelerin nasıl kendilerinden geçtiğine bir bakın!
O kitleler ona inananlar, ondaki ışığı görenlerdir.
Her sözünde bir keramet, bir yol göstericilik vardır.
Balıkesir’de düzenlenen Ekonomi Ödülleri Töreni’nde, konuşmayı anımsayalım: “Karşımızda tüm umudunu sokak olaylarına, vandalların eylemlerine, çözüm sürecinin başarısızlığa uğramasına bağlamış bir hastalıklı zihniyet var. Buralarda bizim, bu terörle mücadelede neler kaybettiğimiz belli. Bunu bilmeyenimiz var mı? Hâlâ bakıyorsunuz, varsa yoksa Kürt sorunu. Kardeşim ne Kürt sorunu ya, artık böyle bir şey yok.”
Müthiş bir tarihsel saptamadır bu! 1806 Baban Aşireti, Abdurrahman Paşa İsyanı’ndan 1937 Dersim İsyanı’na kadar bu toprakların tanık olduğu 33 isyan ve ayaklanma ile PKK’nin 1984 Eruh baskını ile başlayan ve Güneydoğu’da yaklaşık otuz yıldır süren, kırk binin üzerinde cana mal olan düşük yoğunluklu savaşın nedenlerinin içi bu saptamayla birlikte boşalmıştır. Öyle ya, eğer Kürtler bu ülkede cumhurbaşkanı, başbakan, bakan ve Türk Silahlı Kuvvetler mensubu olabiliyorlarsa sorun nerededir? Doğal ki bu “olanlarda” Kürt kimlik bilincinin olup olmadığını sorgulamazsak ya da Kürtçe anadilde eğitim gibi temel bir talebi, eşit yurttaşlık istemini yok sayacak olursak sorunun nerede olduğunu sorgulamak abesle iştigaldir.
Ülkemizi tanımayacak olsak bu sözlerin aktarımını “memleketten güzel bir haber” deyip geçeriz. Ama gerçek bu değildir. Bu ülkede çözülmemiş bir Kürt sorunu vardır ve bu sorun en temel sorundur. Bu sorun çözülmediği sürece Türkiye’nin demokratikleşmeyeceği bir gerçektir. 21. yüzyılda çok etnik yapılı bir toplumda “tekçilik” dayatması eninde sonunda duvara toslamaya mahkûmdur.
Cumhurbaşkanı’nın düşü başkanlık sistemi ve bu sistemle ülkeyi bir anonim şirket gibi yönetmektir. AKP ise seçmenler nezdinde düşüşe geçmiştir. Bu düşüşü durdurmak, AKP oylarını tek başına anayasayı değiştirerek, başkanlık sisteminin yolunu açmak için MHP’den oy devşirmeye çabalamaktadır. “Kürt sorunu yoktur” söylemiyle MHP’nin seçmen tabanına seslenmekte, HDP’nin yüzde 10 barajını zorlayan çıkışını durdurmayı ummaktadır.
Cumhurbaşkanı 7 Haziran 1915 seçimlerinin sonuçlarından korkmaktadır. Ne var ki korkunun ecele faydası yoktur. Büyük olasılıkla üç ay sonra AKP iktidarı son bulacaktır.
Memleketten gerçekten güzel haber ise işte budur.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları