Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Onlara Hiç Bu Kadar Yakın Olmamıştık
Oğuz K. bir sitenin içinde bulunan apartmanının dördüncü kat balkonundan bir hafta önce site duvarının hemen yanı başındaki arsaya kurulan, bayram yaklaştıkça hareketlenen koyun pazarını izliyordu. Arsa, inşaat artığı kalas, tel, branda bezi gibi malzemeyle çevrilerek güvenlik altına alınmıştı. Koyunlar arsanın ortasında toplanmışlar, kimi toprağa yatmış, kimi ayakta fakat hepsi neredeyse hiç kıpırdanmadan sessizce duruyorlardı. Arada bir çitin branda bezinden yapılmış eğreti kapısı aralanıyor, tümü erkek olan müşteriler yanlarındaki mal sahibiyle içeri girip koyunları alıcı gözle inceliyorlardı. Bazıları hayvanlardan birinin ağzını açıp dişlerine bakıyor, bazıları da artık ne anlıyorsa hayvanların önkollarını, arka bacaklarını mıncıklıyordu. İnceleme sona erdikten sonra mal sahibi ile müşteriler arasında ateşli bir pazarlık başlıyordu. \n
\nOğuz K. mal sahibini artık iyice tanıyor, müşterisine ne zaman, nasıl davranacağını önceden biliyordu. Müşteri en çok hangi hayvanla ilgilenmişse öbürlerinin arasından onu çekip çıkartıyor, yanına alıp pazarlık boyunca başını okşuyordu. Olayın en eğlenceli yanı adamın, pazarlığın sonuna doğru müşterinin sağ eline yapışıp kolunu kopartmak istercesine sallamaya başlamasıydı. Mal sahibi fiyatta anlaşana kadar müşterinin elini bırakmıyor, anlaşma sağlanınca birbirlerine sarılıp öpüşüyorlardı. \n
\nHer öpüşme sonrasında koyunlardan biri eksiliyordu. Bazı müşteriler, boynuna bir ip geçirilen hayvanı peşinden sürükleyerek, gücüne güvenen bazıları da sırtlayarak götürüyorlardı. Öbür koyunlar içlerinden birinin gidişini, eksilişlerini hiç umursamıyorlar, ardından bile bakmıyorlardı. \n
\n*** \n
\nBu umursamazlık ilk günlerde Oğuz K’yi öfkelendirmişken şimdi hüzünlendiriyordu. Nasıl umursasınlar, zavallılar hiçbir şeyin farkında değiller ki, diye düşünüyordu. \n
\nNihal Hanım kocasının bu günlük gözlemlerinden bıkıp usanmıştı. Balkonda saatler geçirmesine bir itirazı yoktu; temiz havada oturmasından, oyalanacak bir şey bulmuş olmasından hoşnuttu. Fakat Oğuz Bey bununla yetinmiyor, izlediklerinden “kuramlar” üretiyor, karmaşık duygularla sarmalanıyor, bunları eşiyle paylaşıyordu.\n
\nNihal Hanım’ın kurbanlık koyunlara ilişkin düşüncesi netti. Oraya satılmak üzere getirilmişlerdi. Birileri tarafından satın alınacaklar, bayramın ilk günü bıçak altına yatırılıp kurban olarak can vereceklerdi. Umursamazlıkları da, olan bitenin farkında olmamaları da doğaldı, sonuçta hayvandılar.\n
\nKafasına takılan tek soru, Tanrı’nın, Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i kendisine kurban etmek üzereyken oğlu yerine onu kurban etsin diye meleği Cebrail aracılığıyla gönderdiği hayvanın niçin bir “koyun” olduğuydu. Bu soru her aklına geldiğinde, belki de hayvanların içinde altıncı hissi en gelişmemiş hayvan olduğundandır, derdi. \n
\nOğuz K. arife günü akşamüzeri gözlemlerini tamamlamış, içeri girip salondaki yüksek arkalıklı koltuğunda yerini almıştı. Elindeki çay tepsisiyle mutfaktan gelen karısını görür görmez, “Biliyor musun” diye söze başladı, “koyunlar topluca intihar ediyorlarmış!” Nihal Hanım, “Biliyorum” dedi, “bir yerde okumuştum.” Kocası oralı olmadan sürdürdü konuşmasını. “Van’ın Gevaş ilçesinde bir yerlerde koyunun biri kendini kayalıklardan aşağıya atınca peşinden 480 koyun daha atlamış, ancak 30’u sağ kalmış!” Nihal Hanım sinirlenmişti. “Aptallıklarından” diyerek sertlendi, “koyun aptallığı!” “Böyle söyleme” dedi Oğuz K. \n
\nSiniri tepesine çıkmıştı Nihal Hanım’ın. “Bir haftadır koyundan başka bir şey konuşulmuyor bu evde. Koyun, koyun, koyun… Başka lafın yok mu senin? Onları bırak da biraz bize bak! İnsanlara bak! İki emekli üç göz odaya tıkılıp kalmışız. Buna ‘hayat’ diyoruz. Hayat mı bu? Koyunlar olan bitenin, başlarına geleceklerin farkında değiller, tamam, acınacak bir durum. Peki, biz farkındayız da ne oluyor? Bir şey mi yapıyoruz? Karşı mı çıkıyoruz? Pazarda fiyatlar tavana vurmuş, maaşımıza gelen zam bir kilo etin bile karşılığı değil! Haydi, durmayalım, sokağa çıkalım, protesto edelim… Yapmıyoruz, yapamıyoruz, değil mi? Korkutulmuşuz, sindirilmişiz, koyunlaştırılmışız çünkü…”\n
\nOğuz K. artık dinleyemiyordu. Koltuğundan kalktı, yatak odasına doğru yürüdü. Odanın kapısını açarken “Nihal haklı” diye mırıldandı, “koyunlara hiç bu kadar yakın olmamıştık…”
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- 35 milyon TL değerinde altın sikke ele geçirildi
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!