Şiddet (1)

12 Aralık 2012 Çarşamba

\n

Şiddet, kabaca temel dürtüve/veya varoluş gereğisavunma veya karşı savunma dışında başkası/başkaları üzerinde otorite sağlamak için diğerinin/diğerlerinin varlığını tehdit unsuru görerek onu/onları sindirmek için uygulanan zarar vermeye yönelik psikolojik bir davranış türü olarak tanımlanıyor.

\n

Şiddet, bizim toplumumuzun yabancısı olduğu bir görüntü olmamanın ötesinde yaşamın farklı alanlarında her gün yaşanan bir olgudur.

\n

Şiddet, yaşandıkça, tanık oldukça öğrenilenve benimsenenbir davranış biçimidir.

\n

***

\n

Toplumumuzda şiddet öğrenimi aile içinde başlayarak, okulda, kışlada, işyerinde, sokakta devam eden bir süreçtir. Bu sürecin kesintisiz yaşandığı toplumlarda bireylerin şiddeti olağan bir davranış biçimi olarak görmeleri doğaldır.

\n

Toplumumuzdaki gibi şiddetin özdeyişlerle, atasözleriyle olağanlaştırıldığı bir başka ülke yeryüzünde yoktur sanırım.

\n

Dayak cennetten çıkmadır!

\n

Kızını dövmeyen dizini döver!

\n

Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin!

\n

Babanın/ananın vurduğu yerde gül biter!

\n

Öğretmene/ustaya: Eti senin, kemiği benim!

\n

Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdirden anlamayanın hakkı kötektir!

\n

Testi kırıldıktan sonra dayak kaç para eder?

\n

Bu özdeyişler/atasözleri çoğaltılabilir. Buna gerek yoktur, çünkü şiddet uygulayıcılarının şiddet suçu işledikten sonra ileri sürdükleri gerekçelerin her biri bu dağarcığa yeni bir katkıdır.

\n

***

\n

Fakat anlaşılamaz olan aile içinde çocuğa, kadına; okulda öğrenciye, orduda askeri intihar etmeye kadar götüren şiddet ya da spor alanlarında, sokakta, karakolda tanık olunan şiddet karşısında duyulan şaşkınlıktır.

\n

Toplumumuzun ezelden beri ayrılmazlarından biri olan şiddet gerçeği karşısında şaşkınlığa düşmek, kimse kusura bakmasın, insanın içinde var olan saklı şiddet duygusunu saklamaya yönelik bir sahtekârlıktır.

\n

Bir davranış biçimi olarak toplumun derinliklerine uzanmış olan şiddet olgusunu köklerini kurutmak için sivil bir seferberliğe gereksinim vardır. Az sayıdaki sivil toplum kuruluşunun bu alandaki özverili çabaları toplum tarafından yeterince desteklenmemekte, dolayısıyla siyasal kurumlar bu yönde harekete geçirilememektedir. Bir toplumsal gerçeklik olarak şiddetten arınmak uygarlaşmanın ilk adımlarından biridir.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları