Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Siyasallaştırılan Hukuk ve Vicdan
Bir haftalığına Gökçeada’dayım. Bizim köyün, Bademli’nin kış nüfusu 13, benimle birlikte 14 oldu. Bari, dedik, Zeytinliköy’e gidelim, yeni yılı oradaki adalılarla kutlayalım. İstanbul’dan gelen yeni köylülerimiz Özgen ile Hüseyin Avni Danyal da bize katıldılar. Herkes yiyecek bir şeyler hazırladı, içkilerimizi de alıp gittik. Rum ağırlıklı 50-60 kişi kadar olduk. Ada, “tantanalı”, “abartılı” kutlamaları kaldırmıyor, adalılar büyük kentlerde yaşayanlardan daha yalın, daha içten, daha alçakgönüllüler. Bu tür kutlamalar bir tür büyük aile eğlenceleri olarak gerçekleşiyor. Sohbetler, halaylar, zeybekler, sirtolar, sirtakiler… Gece saat 00.05’te salondaki gürültüden kaçıp dışarıya çıktım. Soğuk mu soğuk bir hava, köyün ıssız sokaklarında dolaştım. Önüme çıkan bir kediyi sevdim. Parmaklarım o uysal hayvanın tüyleri arasında dolaşırken, aklıma çoğuyla hiç karşılaşmadığım, hiç tanışmadığım, özgürlüklerine “siyasal hukuk” tarafından ipotek konmuş, rehin alınmış dostlarım geldi. Onların arasında Mustafa Balbay benim için bir simge; çünkü onu tanıdığım gibi eşini ve çocuklarını da tanıyorum. Mutlu, örnek bir aile olduklarını biliyorum. O çökmüş, sonucu hiçbir biçimde mantık çerçevesine ve evrensel hukuk zeminine oturtulamayacak bir davanın sanığı. 677 günü hücrede olmak üzere tam 1399 gündür tutuklu. 572 gün önce milletvekili seçildi; İzmirlilerin kendisine verdiği parlamenter temsil görevini Silivri Zulümhanesi’nde yerine getiriyor.
***
Balbay aklıma gelince -ki bu sıkça oluyor- onunla birlikte öbür tutukluları da düşünüyorum. Hepsinin anneleri, babaları, eşleri, çocukları, kardeşleri var. Uzun yıllardır onlardan uzak, içlerinde büyüyen özlemleriyle demir parmaklıklar ardında ömür tüketiyorlar. Üstelik ne suç işlediklerini bilmeden yatıyorlar. Aradan beş yıl geçmiş, 21 ayrı davanın birleştirilerek sapla samanın karıştırıldığı bu davada mahkeme hâlâ bir karara varamıyor. Nasıl varsın ki? Avukat Hüseyin Ersöz’ün sözlerine kulak verelim. “Davada yaklaşık 300 sanık yargılanıyor. Hepsinin evinden ve işyerinden harddisklere, CD’lere, DVD’lere, cep telefonlarına el konuldu. Bu verilerin toplam büyüklüğü sayfa sayısı olarak hesaplandığında yaklaşık 64 milyon sayfa belge demek. Bu da 300 sayfalık, 214.000 adet kitap anlamına geliyor.”Bu belgeleri okumaya hiçbir yargıcın ömrü yetmez; hiç kimsenin bu boyutlarda bir dosyaya egemen olması, sağlıklı karar verebilmesi olası değildir. Tek başına bu bile sanıkların yargılanma hakkı açısından ciddi bir sorun oluşturuyor. Bu noktada “vicdan” denen duygunun harekete geçmesi/geçirilmesi gerekmez mi?Ne yazık ki siyasallaştırılmış hukukta vicdan kendisine bir yer bulamıyor.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama