Halkımız seçim dönemlerinde siyasetçilere daha çok kulak verir. Fikrinin sorulduğu tek dönem olduğu için böyledir.
Ne duymak isteriz? Sorunlara çözüm, gerçekçi reçeteler, halktan yana bir pusula. Rant arayan, ihale arayan, koltuk ve koruma arayan çıkarcıları dışarıda tutun, çoğumuz için durum budur. Hele ki ekonomi cep yakmaya, işsizlik ve pahalılık gibi hayati sorunlar iyice birikmeye başladığında, sorunlardan çok çözümleri konuşmayı isteriz.
Fakat böyle mi? Mesela iktidar partisi ve ortağı bir ezberdir tutturdular. Yüzlerce soru sorsak, karşıtını kötülemekten başka bir sokağa çıkmayan birkaç sabit cevap duyuyoruz sadece. İşlerin kötüye gittiği bu seçim sürecinde iyice dikkat çekiyor.
Soruyoruz; ekonomi perişan; çarklar duruyor, pahalılık aldı yürüdü; öyle tanzim satışla çözülecek gibi değil. Bir yandan da cezaevi nüfusu rekor kırıyor; gençler uyuşturucu batağında. Nasıl çözeceksiniz? Cevap hazır: Beka sorunu var.
Soruyoruz; beka sorunu varsa halkı birleştirmek gerekmez mi? Halkın en az yarısına terörist, zillet, illet diyerek “kurtuluş savaşı” mı kazanılır? Cevap hazır: Camiye ayakkabıyla girdiler.
Soruyoruz; üretim düşüyor; fabrikaları sattınız, kendi kendine yeten koskoca bereketli ülkeyi dışarıdan soğan, bakliyat, tütün alır hale getirdiniz. Bu nasıl “yerli-milli duruş?” Cevap hazır: CeHa- Pe demek çöp demek, çamur demek.
Soruyoruz; işsizlik alarm veriyor; genç işsizliği hızla yükseliyor, daha bu hafta Tekirdağ’da ömrünün baharında bir genç, işsizlik yüzünden intihar etti. On binlerce genç Zonguldak’ta madene inmek için geceden kuyruğa girdi geçenlerde, genç işsizliğini nasıl çözeceksiniz? Cevap hazır: Tek parti zihniyetinden çok çektik.
Soruyoruz; ülkemiz deprem kuşağında, binalar çöküyor. Her yere bina, AVM diktiniz. Depremde toplanma alanları bile imara açıldı. Siz hâlâ Anadolu’yu İstanbul’a çekmek için “çılgın projeler”den söz ediyorsunuz. Depreme karşı önlemleriniz, halkımızın canını koruyacak rant dışında bir seçeneğiniz var mı? Cevap hazır: Bize karşı bir olmuş dörtlü çetenin; illetin, zilletin ağzıyla konuşuyorsun.
Soruyoruz; yılda iki bin canımızı iş cinayetlerine kurban veriyoruz, sizin döneminizde rekor kırıldı, çözümünüz var mı? Cevap hazır: Dış güçler dört koldan bize saldırıyor.
Soruyoruz; dış güçler niye saldırsın size? Ekonomiyi ranta ve dışa bağladınız; yerli üretimi bitirdiniz her alanda; yabancı ortaklı bankalar kâr rekorları kırıyor; bir de üstüne cari açığı kapatmak için milyarlarca dolar “kaynağı bilinmeyen para” girmiş bu yıl dışarıdan. Hangi “dış güç” bu? Cevap hazır: Benim milletimin karnı bu yalanlara tok.
Soruyoruz; milletimizin karnı yalanlara tok da, milletimiz bir de sağlıklı beslense, yeterli uyusa, ömrünü yollarda geçirmese, insan gibi yaşasa, karnı gerçekten doysa güzel olmaz mı? Millete bu kadar vergi yükleyip, sefalet kuyruklarına mahkûm edip siz niye lüks içinde yaşıyorsunuz? Cevap yine hazır: İtibardan tasarruf olmaz.
Soruyoruz; itibar iyi hoş da; eğitimde dökülüyoruz. Geleceğimiz tehlikede. Bundan büyük beka sorunu mu var? İtibarı bilimle değil de sarayla mı kazanacağız? Cevap yine hazır: FETÖ, PKK, DEAŞ. Kimler kimlerle birlikte; görüyorsunuz değil mi?
Soruyoruz; “verin yetkiyi tek kişiye, çözelim işsizliği, pahalılığı” dediniz. 8 ay geçti seçimin üstünden; her şey daha da kötüye gidiyor. Yeni sistem tutmadı galiba, ne dersiniz? Medenice tartışabilir, konuşabiliriz bunları. Cevap ezberde: Ekmeği karneyle dağıttı bunlar, karneyle.
Soruyoruz; gazeteler, televizyonlar elinizde; bütün devlet kontrolünüzde, bir talimatınıza bakıyor her şey. Bırakın başkalarını kötülemeyi de, ülke sorunlarını çözmenizin önünde hangi engel var, bir cevap verin. Cevap sabit: Ya sen kimsin?
Bir cevap da ben vereyim öyleyse: Ezberlenmiş, çözüm/çare üretmeyen, karşıtını karalayan kutuplaştırıcı siyasetten sıkılmış; ülkesini ve halkını seven milyonlardan biriyim. Verdiğiniz cevaplar benim için yeterli; bir reçeteniz yok ülkenin kurtuluşu için.