Doğan Satmış

Erdoğan’ın egosu Baykal’ın günahı

13 Haziran 2015 Cumartesi

Deniz Baykal’ın kasetinin ortaya çıkardığı en büyük günah, Deniz Bey’in bir kadınla sevişmesi değildi. Her gün yüz milyonlarca erkekle kadın zaten sevişiyor.
Siyasetçilerin sevgilileri olması da pek çok toplumda normal sayılıyor. Mesela bir bakıyorsunuz Fransa’da koca devlet başkanı, kask takıp ergenler gibi gizlenerek sevgilisinin evine giriyor. Onun selefi Mitterrand’ın evlilik dışı kızı olduğunu ölünce öğrendik.
Baykal’ın günahı eşini aldatması da değildi. Eş aldatmak da kimseyi ilgilendirmez, sadece eşleri ilgilendirir.
Baykal’ın bu kasetle ortaya çıkan ilişkideki affedilmez günahı, ilişki yaşadığı kadını milletvekili seçtirmesi, eşinin şirketine de ayrıcalıklar tanımasıydı.
Çünkü milletvekili listesini yapan kişi kendisiydi ve bir parti lideri olarak bu yetkisini seviştiği kadın için kötüye kullanmıştı.
Ayrıca genel başkanı olduğu partinin mal alımlarında kadının eşinin şirketine ayrıcalıklar tanıdığı ortaya çıktı, kimse de çıkıp yalanlamadı.
İşte siyasette bu tür günahların affedilmemesi gerekir.
Başka ülkelerde, bırakın seviştiğin kadını milletvekili seçtirmeyi, başbakanların özel uçaklarına çocuklarını almasını ayıp sayıyorlar. Fransa başbakanı çıkıp özür diliyor, oğullarının uçak biletini kendisi ödüyor.
Aslında Baykal’ın, bu skandaldan sonra Türk siyaset tarihinden silinmesi gerekirdi.

Saray’a payanda
Görüyoruz ki silinmemiş.
Türkiye’nin en büyük defolarından biri budur. Ne kadar büyük ayıba bulaşsan da silinmezsin, yerini korursun. Sadece siyasette değil, her alanda böyle.
Şimdi bir de anlıyoruz ki Baykal, seçim sandığında ağır darbe yiyen Kaçak Saray’a payanda olmaya soyunmuş.
Erdoğan, bir arkadaşının tavsiyesi üzerine, Baykal’ı görüşmeye çağırmış.
Bahane de hazır: TBMM’nin en yaşlı üyesi ve geçici başkanlık yapacak da ondan.
Seçim ilk kez yapılmıyor, ilk kez en yaşlı üye TBMM’ye geçici başkanlık yapmayacak. 2011 seçimi öncesi, bu görev Oktay Ekşi’nindi. Cumhurbaşkanı arayıp kendisini Köşk’e davet etmedi.
Ortada başka bir durum var, kirli bir ittifak var.
Siyaseten ölmüş Baykal dirilecek, kendi sürdürdüğü mitinglere rağmen destek verdiği partiyi iktidar dan düşürdüğü için halkın sarayına kilitlediği siyaseten ölmüş Erdoğan eski gücüne kavuşacak.
Ne AKP ne de CHP buna meydan vermeli.
Baykal olması gereken yere itilmeli, Erdoğan da binlerce odası ve 30’ar kişilik 50 salonu, işe yaramadığı için boş tutulan sarayından çıkamamalı.

Kaos planı
Saray ve çevresinin tek planı var:
Kimse hükümeti kuramasın, ülke kaosa girsin, denize düşen vatandaş da “Ben ne yaptım” diyerek yeniden sandığa gidip, oyunu yine AKP’ye versin. HDP’ye verilen ödünç oylar da kaçsın, HDP baraj altında kalsın.
Yapılan her şey bu plana yönelik.
Baykal’ı Saray’a davet etmek de “Egonuzu bir kenara bırakın” çağrıları da hep aynı amaçla yapılıyor.
Kanmayın.
Seçimden önce “Türkiye’de koalisyon olacak” diye dolar yükseliyordu, şimdi, “Koalisyon olmayacak” diye dolar yükseliyor, hep aynı kaos planı.
İnanmayın.
Türkiye, ancak TBMM’den çıkacak farklı bir koalisyonla önünü açabilir.
Ve ancak bu formülle safralarını üzerinden atabilir.

Verfassungschutz
Seçim öncesi mitingleri görünce durmadan “Biri anayasayı ihlal ediyor” diyorduk ya aklıma “Alman Anayasa’yı Koruma Dairesi” geldi.
“Almanlar anayasayı bir daire ile nasıl koruyor?” diye hukukçu Dr. Vedat Ali Aydın’a sordum, anlattı:
“Alman Anayasası”nın temel amacı, devleti oluşturan “Kuvvetlerin” tek elde ve kontrolsüz olarak bir daha birleşmemesidir.
Bunu sağlamak için de Alman Anayasayı Koruma Dairesi vardır. Bu dairenin amacı, anayasal demokratik düzenin ve özgürlüklerin korunmasıdır. Bu koruma iki şekilde yapılır:
1- Normatif koruma: Bunu Parlamento, Cumhurbaşkanı ve Anayasa Mahkemesi yapar.
2- İdari koruma: Bunu “Anayasayı Koruma Dairesi” memurları yapar.
“Verfassungschutz” “Ferfasungşutz” diye okunur ve Alman Anayasa’yı Koruma Dairesi’nin adıdır.
Neden mi tüm bunları yazdım. Hiiiiç, özel nedeni yok.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Volkan nasıl patladı? 21 Haziran 2016

Günün Köşe Yazıları