Ebru Kılıçoğlu

Kafeste

03 Aralık 2017 Pazar

İki taraf da ideale yakın kadrolarıyla sahada. 4-2- 3-1 olarak teknik dizilişleri de kazanma arzuları da birbirine eş. Paylaştıkları bir ortak notka daha var: Gerilim. Bu gerginlik Beşiktaş’a atak olarak yansıyor. Galatasaray’ı yarı sahasına ‘kapatmak’, tüm yollarını tıkamak istiyorlar. Bunu da en iyi bildikleri şekilde, yoğun bir baskıyla yapıyorlar. Henüz 30. saniyede Muslera’yla karşı karşıya kalan Cenk’le başlayarak ilk yarıya bol bol net pozisyon sığdırıyor. Çoğu Muslera’nın kollarında biten bu ataklar G.Saray’ı iyice bunaltıyor. Beşiktaş’ın yetenekli ayakları hem bireysel hem takım temposu içinde tüm hünerlerini sergiliyor. Aynı gerilim G.Saray’a tutukluk olarak yansıyor. Sarı-Kırmızılılar 15. dakikaya kadar bırakın rakip kaleyi düşünmeyi, oyunlarını oturtmayı bile başaramıyor. Daha çok (maç genelinde) Beşiktaş’a ‘maruz’ kalıyor. 15’ten itibaren yavaş yavaş toparlanıyorlar ama pek de varlık gösteremiyorlar. Gomis’in ileride fazla yalnız kalması, savunmasını açıkta bırakmak istemeyen Fernando’nun her zamanki maestroluğunu üstlenememesi bu tutukluğun önemli nedenleri. 2. yarıya kaldığı yerden başlıyor Beşiktaş. Cenk, ilk yarının ilk dakikasında bulamadığı golü bu bölümün ilk dakikasında atınca denge artık Beşiktaş’tan yana iyice değişiyor. Bu yarıda Siyah-Beyazlılar, G.Saray için bir kafes yaratıyor ve 70’te Tosic’le (sonunda!) bulduğu 2. gole kadar da inanılmaz pozisyonlar kaçırıyor. G.Saray ancak 2. golden sonra maça dahil oluyor. Bu dakikadan itibaren Beşiktaş gibi ‘abluka’yla olmasa da rakip kaleyi zorlamaya başlıyor. Ancak geç gelen uyanış, G.Saray’ı kafesten çıkartmaya yetmiyor. Beşiktaş’ın 3. golü kafesi kilitliyor! Bu maçta doğruları yapan taraf olarak 3 puan Beşiktaş’ın hanesine yazılırken Tudor, derbi karnesiyle bir kez daha sınıfta kalıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sayılarla... 13 Aralık 2024
Üç ve altı 9 Aralık 2024
Denklem 2 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları