Mustafa Denizli, Galatasaray’ın zaafı olan noktaya, ‘uzman’ müdahelesinde bulunmuş: Pres! Bir süredir adeta tatilde olan bekler, oyunun ofansif kısmına destek olmak için bolca gayret gösteriyor. Bu da oyunu sahasında kabullenmeye ve kronik yarası olan defans nedeniyle beklenmedik gollere mahkûm olan takımın oyununu ileride kurmasına yardımcı oluyor.
Akhisar’a gelince: İlk yarıda vasat bir oyun sergiliyorlar. Alametifarikalarından olan; Güray ile soldan kop-rakibi gafil avla formülü, her ne kadar sık sık deneseler de işe yaramıyor.
Galatasaray’ın presi, 26 dakika boyunca bal yapmayan arıların çabasına benziyor. Vızırdama var bal yok! Ama 26’da Podolski’nin asistiyle Umut’un akıl dolu vuruşu buluşunca durum değişiyor. Oyununu gol ile süslemenin verdiği güvenle Galatasaray daha da rahatlıyor. 40’da Olcan’ın müthiş çabasıyla gelişen bir pozisyonda Podolski, takımının ikinci golünü atıyor.
Akhisar, onu ligin üst sıralarına taşıyan kimliğine ikinci yarıda sahip çıkmak istiyor. 48. dakikada, N’Guemo, direkten dönen kendi şutunu tamamlıyor ve topu ağlara yolluyor. Galatasaray adına acıklı olan, o sırada 2 stoperin de karşısında olması!!!
56’da Yasin, takımının işi şansa bırakmayacağını Sneijder’in asistiyle 3. golü atarak kanıtlıyor. Oyuncu değişiklikleriyle Galatasaray daha defansif, Akhisar daha gayretkeş hale geliyor. Ciddi gol çabaları ve tehlikeli pozisyonlar 60’dan sonra hep onların hanesine yazılıyor. Akhisar’ın Güray formülü ve çabası 74’te tutuyor: Soldan yaptığı ortayı Rodallega kafa golüyle tamamlıyor!
Kalan dakikalar iki takımın zayıf çabalarıyla akıp giderken, son dakikalarda Galatasaray önemli pozisyonlar kaçırıyor. Özlenen Galatasaray’a henüz çok var ama son düdük nispeten düzelen bir oyunla önemli bir 3 puan kazandırıyor.