Ana kapısını kendi yüzüne çarptığı Avrupa’ya, yan kapıdan girme çabası çerçevesinde başlıyor maç Galatasaray için. Gözler sahada, hatalarını anlamış, dersini almış, hırstan parlamış bir Galatasaray arıyor saf bir ümitle... Ama Astana karşısında, Chedjou takviyesiyle güçlendirilmiş orta saha dışında bir alametifarikası yok ev sahibi takımın. Topa genelde hakim olan taraf olmayı başarıyorlar tüm maç boyunca. Tehlikeli pozisyonlar da buluyorlar; Yasin, Burak, Podolski ve Sneijder’in ilerideki oyunuyla, ki bunlardan en kayda değer olan iki tanesinden birini Yasin kale önünden dışarı vurarak, bir tanesini de Burak direğe takılarak harcıyor.
Ama Astana’nın terbiyeli 4-4-1-1’ini delip geçemiyor, fazla yıpratamıyorlar. Bu senaryo böyle gidiyor 62’ye kadar… Galatasaray topu ayağında tutuyor, rakip kalede pozisyon arıyor. Bu arayışlarda net sayılacak pozisyonlar da yakalıyor. Ama nasıl oluyorsa yine ilk gol 62’de Astana’dan geliveriyor, hem de kaleye geldikleri tek anda, soldan içeri ortalanıp Twumasi’nin çaprazdan ağlara yolladığı bir topla. Neyse ki cevap vermekte gecikmiyor Galatasaray. 64’te dönen bir topu tamamlayan Selçuk’un golüyle umutlar ‘uzatmaya’ gidiyor. Maçın sonuna kadar değişmeyen oyunla Galatasaray zorladığı kapıyı aralayarak macerasına devam ediyor.