Atatürkçülük ve sosyal demokrasi-2

05 Ağustos 2022 Cuma

Dünkü girişten sonra, Atatürkçülük ile Sosyal Demokrasi arasındaki ilişkilere bakacağım ama Kemalizm ile Atatürkçülük terimlerini aynı anlamda kullandığım için önce bu terimlere bakalım:

Kendilerine “Kemalist” diyenler, daha çok Atatürkçülük adı altında Atatürk’e ihanet edenlere tepki göstermek için bu terminolojiyi tercih etmişlerdir.

Ben Atatürkçülüğü saptıranların başında 1980 Askeri Darbesini yapanların geldiğini, “Atatürkçülük” adı altında Kürt kimliğini reddetmeleri ve Anayasaya zorunlu din dersi koymaları gibi yanlışlarından dolayı da Atatürkçülük ideolojisini kötüye kullandıklarını ve yozlaştırdıklarını düşünüyorum.

O dönemde Kenan Evren ve arkadaşlarının sözde “Atatürkçülük” adına yaptıkları yanlışlardan dolayı, sevgili Ali Sirmen onlara “Kemalist değil, Kenanist” diyordu.

Ama askerler arasında Atatürkçülüğü saptıran yanlışların altına imza atanlar sadece Kenan Evren ve arkadaşları değildi:

12 Mart’ta, “Türkiye’de sosyal uyanış ekonomik gelişmeyi aşmıştır” diyerek 1961 Anayasası’na karşı 12 Mart Darbesini yapan Memduh Tağmaç ve arkadaşları da Atatürkçülük ideolojisini saptıran gruptadır.

Elbette, Atatürk’ün İstiklal Savaşı’nı Batılı Emperyalistlere karşı yaptığını görmek istemeyen ve siyasal hedef olarak Batı’da gelişmiş olan Demokratik bir Cumhuriyet modelini benimsemiş olmasından dolayı, onun ideolojisinin Antiemperyalist niteliğini reddeden politikacılar da hangi görüşten olurlarsa olsunlar, “Atatürkçülüğü” saptıranlar arasındadır.

(Ben kendimi Evren ve arkadaşlarının bu sözde Atatürkçülüğünden ayırmak için o dönemde “Ben bunlar gibi Atatürkçü değilim, Atatürk’ü ve onun dönemini inceleyen bir Atatürkoloğum” demiştim de başka bir terminoloji kavgasına daha sebep olmuştum.)

***

Günümüzde Kemalizm ya da Atatürkçülük, Antiemperyalist, Eşitlikçi, Özgürlükçü, Çağdaş, Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti’ni hedefleyen ve bu hedefe varmak için çağdaş bilimin ve aklın yöntemlerini kullanmayı savunan bir ideoloji, bir hareket, bir siyasettir.

Günümüzde bu ideoloji, hiç kuşkusuz yukardaki hedefe varmak için, her türlü sömürüye karşı olmaya, yurtseverliğe, sosyal adalete, fırsat eşitliğine, çevreciliğe, temel insan ve hayvan haklarına dayalı olmak zorundadır.

1920’ler 30’lar Türkiyesi’nde, yani sadece toprak ağaları, tarikatlar ve köylülerle bir avuç asker ve sivil aydından oluşan toplumda ise Atatürkçülük ya da Kemalizm, hem “Devrim Yasaları” denilen Atatürk Reformları hem de bunları ideolojik bir çerçevede toplayan Altı Ok’tur.

Elbette Atatürkçülük, çağdaşlaşma yolunda evrimleştikçe, geliştikçe, hem önüne yeni hedefler koyacak hem de kullandığı yöntemler çağının gereklerine göre yenilenecek, gelişecektir.

Nitekim nasıl bugünkü Türkiye ve Dünya, 1920’ler 30’lar Türkiyesi ve Dünyası değilse, her ikisi de hem gelişmiş hem de değişmişse, Kemalizm ya da Atatürkçülük de 1920’ler 30’lar dönemindeki çağdaşlık hedefini ve yöntemlerini de yukarda tanımladığım ana hedef doğrultusunda değiştirmiş ve geliştirmiştir.

***

Bütün devrimci ideolojiler ve hareketler gibi Atatürkçülük ya da Kemalizm de çok farklı gruplar tarafından benimsenmiş, farklı yorumlanmış ve karşıtları tarafından da sürekli olarak saldırılara uğramıştır.

Hiç kuşkusuz Atatürkçülüğün/Kemalizmin en şiddetli karşıtları, emperyalistler, dinciler ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsız ve üniter yapısına karşı olanlardır.

Oysa Türkiye Cumhuriyeti’nin 2023 seçimleri öncesinde geldiği tarihsel gelişme ve değişme kavşağında, BUGÜNKÜ ATATÜRKÇÜLÜĞE karşı olmak, bütün etnik/milliyetçi ve dinsel/mezhepçi kimlikleri de kucaklayan, Antiemperyalist, Eşitlikçi, Özgürlükçü, Çağdaş, Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti’ni hedefleyen bir siyasete karşı olmak gibi bir garipliği belirler.

***

Şimdi sıra Sosyal Demokrasi’ye bakmaya geldi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları