Bazen dokuz ayın çarşambası aynı güne gelir...
5 Haziran Pazar, benim için öyle bir gündü.
Günüm esas olarak Kadıköy Belediyesi’nin Haydarpaşa Garı’ında düzenlediği Kitap Fuarı’nda geçti....
Konferansım ve iki ayrı yerde yaptığım imzalar bittikten sonra, apar topar eve koştum, gömlek değiştirdim ve zar zor, Ulusal Kanal’a Gülgün Feyman’ın gece 21’de başlayan programına yetiştim.

***

Haydarpaşa Garı’na, restorasyon dolayısıyla kapatılmış olan deniz tarafındaki ünlü merdivenler yerine, yan arka taraftan girince, Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu ile karşılaştım; eskiden SHP/CHP İlçe Başkanlığı zamanından tanışıyoruz.
Konferansımın başlamasına biraz zaman vardı; fuar alanında camekânlar içinde sergiledikleri restorasyon ve inşaat projelerini gezdirerek anlattı; gerçekten kapsamlı bir kültür atılımı içindeler.
Bütün kitap fuarını, belediye çalışanlarının destek ve yardımlarıyla, birkaç yüz bin liraya mal ettiklerini söyledi. Hem personeliyle övünüyordu hem de maliyetin çok düşük olmasıyla.
Bu arada Haydarpaşa Garı’nın bir rant projesine dönüştürülmesini engellediklerini ve orijinaline uygun bir restorasyon yapılmasını sağladıklarını da aktardı.
Yaptıklarından etkilenmedim desem yalan olur.

***

Tarihimizle Yüzleşmek konulu konferansı, ayaktaki izleyicilerle tıka basa dolmuş bir salonda gerçekleştirdim...
Gelenler, bir saat boyunca, zaman zaman sorularıma da yanıt vererek pür dikkat dinlediler.
Konferanstan imzaya geçtiğimde tatsız bir sürprizle karşılaştım, Tarihimizle Yüzleşmek kitabım yoktu; bir gün önce bitmiş. Dolayısıyla konferansın sıcaklığıyla, bu kitabımı imzalatmak isteyenlerin beklentileri karşılanamadı, üzüldüm.
Yine de uzun bir kuyruk oluşturmuş olan sevgili okurlarımın sırasını bitirdikten sonra, biraz gecikmeyle de olsa, yeni yazmaya başladığım Bavul Dergisi’nin imza masasına geçebildim:

***

Hem kültürlü hem de devrimci gençlerle olmak, bambaşka bir güzellik.
Orada büyük bir keyifle, Türkiye’de dergiciliğin yeniden yükselmekte olduğunu gözlemledim:
Her yaştan genç okurlar gelip yazarlara dergi imzalatıyorlardı...
Bavulcuların imza masasındaki yoğunluğun, benim kalabalık kitap imza masamdan hiç de aşağı kalır tarafı yoktu.
Bavul Dergisi’nin genç yazarlarının, genç/yaşlı ayrımı olmaksızın, bütün okurların yüreklerinde sağlam bir yer edindiklerini fark ettim ve hem dergicilik hem de onlar adına sevindim.

***

Ulusal Kanal’da Gülgün’ün programına zar zor yetiştim; iki saate yakın, Tarih, Ermeni Sorunu, Kürtler, Milliyetçilik, Demokrasi gibi konularda güzel bir söyleşi oldu; izleyenlerden çok olumlu yorumlar geldi.
Meraklıları programın kaydını şu adresten izleyebilir:
https://youtu.be/ljfb14RcbTY

***

Gün bittiğinde ben de bitmiştim, ama mutluydum.