Cumhuriyet tarihinin en başarısız dış politika döneminin altında Dışişleri Bakanı olarak imzası var...
Ama haksızlık etmeyelim:
Asıl kararları dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği biliniyor.
Fakat bilinen bir başka gerçek de, AKP’nin, Erdoğan tarafından uygulanan dinci-mezhepçi-fırsatçı-tutarsız dış politikasının arkasındaki danışmanlardan, fikir babalarından biri olduğu.

***

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı’na giderken, AKP üzerindeki denetimini yitirmemek için, kendisine rakip olabilecek Gül ve Arınç gibi “kurucu babalar” yerine, partideki geçmişi ve tabanı güçlü olmayan Davutoğlu’nu (daha kolay denetleyebileceği umudu ile) Genel Başkan ve Başbakan olarak “tayin” etmişti...
Hatta, geride bıraktıklarına tam güvenemediği için, bu “atama” işlemini, kılıfına uydurulmuş bir seçim süreciyle tamamlamak için Anayasa’ya aykırı davranmayı da göze alarak Cumhurbaşkanı seçildikten sonra bile AKP kongresine başkanlık etmiş, Davutoğlu’nu makamına oturttuktan sonra Cumhurbaşkanlığı’na gitmişti.
Bulunduğu makamı, parti içindeki gücünden değil de doğrudan Erdoğan’dan alan Davutoğlu, koalisyon kurma çabalarında, Erdoğan’dan bağımsız hareket edebilir mi?

***

Aslında Davutoğlu, iyi niyetli, dürüst politika yapmak isteyen, akademik kökenli biri...
Çok önceleri kendisiyle bir panelde birlikte olmuş ve hakkında olumlu izlenimler edinmiştim...
Politikacılar için bir şeffaflık ve ahlak yasası çıkarmak istediğini, ihalelerde şeffaflık aramaya çabaladığını, rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla karşı karşıya olan dört bakanın yargılanmasına yumuşak baktığını biliyoruz...
Ama yine biliyoruz ki, bütün bu çabaları Erdoğan’ın sert uyarıları karşısında yok olup gitmiştir.
Zaten aynı süreç Gül ve Arınç için de söz konusu değil midir?
Bu ikili, bazı akçeli konularda, iç ve dış politikada, zaman zaman Erdoğan’la ters düşmüş ama sonradan Erdoğan tepki gösterince suspus olmamışlar mıdır? (Gül hakkında, danışmanı tarafından yazılmış olan kitap bu durumun en iyi kanıtı değil midir?)

***

Gerek Erdoğan’ın, gerek Davutoğlu’nun, gerekse AKP’nin yapısal özellikleri, Davutoğlu’nun kendi başına özgür ve özerk bir biçimde davranabileceği ve Erdoğan’dan bağımsız bir hükümet kurabileceği izlenimi vermiyor:
Bu açıdan, AKP-CHP arasında, ciddi bir yargı ve milli eğitim reformuna dönük, dış politikada akılcı çizgi izleyebilecek, mali disiplini gerçekleştirecek, medya özgürlüğünü sağlayacak, rüşvet ve yolsuzluk iddialarını yargılayacak uzun dönemli bir hükümeti pek olası görmüyorum.
Bir Kılıçdaroğlu’nun “olmazsa olmaz” dediği 14 maddeye bakın, bir de Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’ndan esip gürleyerek verdiği mesajlara; AKP-CHP koalisyonunun niçin olamayacağını görürsünüz!
Bu koalisyon, ya Davutoğlu, Erdoğan’ın etki alanından çıkıp özgür ve özerk davranmaya başlarsa, ya da CHP, Erdoğan’a biat ederse kurulur!
Ben şimdilik her ikisini de olası görmüyorum!