Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Dışişleri Bakanı'nınUlusçulukla Hesaplaşması

20 Eylül 2012 Perşembe
\n

\n\n\n

17 Eylül 2012 tarihinde Hürriyette Cansu Çamlıbelin Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile yaptığı bir röportaj yayımlandı.

\n

Konuşmanın başlığıUlusçulukla hesaplaşma zamanı geldi biçiminde verilmişti.

\n

Bu konuşmada söylediklerini eleştireceğim için, Davutoğlunun sözlerinin bağlamından saptırılmaması için önce bu röportajın genelini özetleyeyim:

\n

Sorulan sorulara göre, önce Suriyeden gelen mülteciler için kurulan kampların insani amacına ve bu organizasyonun güçlüğüne işaret ediyor.

\n

Apaydın Kampı ile ilgili açık bir provokasyon var diyor; kamplardaki askeri komutanların kimliğinden dolayı CHPli milletvekillerine giriş izni verilmediğini belirtiyor.

\n

Daha sonra Beşşar Esadı Miloseviçe benzetiyor ve Türkiyenin dış politikasını, Yeni Osmanlıcılık yaklaşımını eleştirenleri Esada destek vermekle suçluyor.

\n

Bosnadaki katliama karşı çıkmasından dolayı Deniz Baykalı övüyor; Sayın Kılıçdaroğlu ideolojik akrabalığı nedeniyle Suriye halkının karşısında Esadın yanında yer alıyor diyor ve Sosyalist Enternasyonalde CHPnin tutumunu eleştiriyor.

\n

Sünnicilik yaptığı iddialarına karşıSünnicilik bizim siyasi kültürümüzde yok diye yanıt veriyor.

\n

Dış politikanın kendi çizgisinde olduğunu reddediyor, izlenen çizgiyi AKPnin genel politikasına mal ediyor; Suriye, İran, İsrail, NATO, füze savunma sistemi politikalarını savunuyor.

\n

Dış politikayı eleştirenleri bir koroya benzetiyor ve kötü niyetli olmakla suçluyor, gençlik hayallerindeki Türkiyeden dem vuruyor, Balkanlardan Orta Asyaya kadar yayılan bir Yeni Osmanlıcılığı da gençlik rüyası olarak sahipleniyor.

\n

Dış politikaya, kendisine karşı yöneltilen eleştirileri Haysiyet cellatlığı olarak niteliyor; istifayı düşünmediğini, bakanlığa ısrar üzerine geldiğini belirtiyor.

\n

Doğu-Batı sentezine bağlı, özgür ve müreffeh bir Türkiye özlemini dile getiriyor, ılımlı İslam tanımını reddediyor.

\n

Bundan sonra ulusçuluk konusuna giriyor:

\n

19. yüzyıl ideolojisi olan ulusçuluk Avrupada feodalite ile bölünmüş yapıları bir araya getirip ulus devletleri doğurdu. Bizde ise tarihten gelmiş organik yapıları dağıtarak geçici ve suni karşıtlıklar ve kimlikler ortaya çıkardı. Hepimizin bu ayrıştırıcı kültürle hesaplaşma zamanı geldi diyor ve devam ediyor:

\n

Evet. Bununla hesaplaşma zamanı gelmiştir. Herkesin toplumsal kültürel kimliği, dili başlı başına insanlık birikimi açısından değerlidir. Ama bu bölünme değil birleşme vasıtası olarak değerlendirmeli ortak aidiyet bilincini güçlendirecek şekilde yorumlanmalıdır. İki yüzyıl önce şehirlerimizde mahallelerimizde iç içe yaşayan Türkler, Ermeniler, Araplar, Rumlar, Arnavutlar ve daha birçok farklı etnik ve dini kimlik bugün bu organik yapıdan koparılmış durumda. Yeni kopuşlara izin vermememiz gerek.

\n

Bu bağlamda Kürt sorununu da şöyle görüyor:

\n

Kürt sorunu iki temelde ele alınabilir. Tarihin derinliğine kadar giden kadim birliktelik ve modern bir devletin eşit vatandaşları olma bilinci ve hakkı. Bugün ortak aidiyetimizin temeli bu iki esastır.

\n

Yani tarihdaşlık ve vatandaşlık. Birincisini PKK sarsmaya çalıştı. İkincisi ise 12 Eylül yönetimi ve sonrasında yapılan hatalar sebebiyle sarsıldı. Birincisinden kastım, kadim beraberlik PKKnin ayrıştırıcılığıyla sarsılıyor. 12 Eylül dönemi başta olmak üzere geçmişte yapılan yanlış uygulamalar, eşit vatandaşlık temelinde olması gerekenlerin yapılmaması da bir travma yaşattı. Şimdi bizim siyaset anlayışımız bir yandan bu kadim birlikteliği tahkim etmeyi, diğer yandan devletin eşit vatandaşları bilincini de özgüvenini de tüm vatandaşlarımıza vermeyi amaçlıyor. Bu iki unsur temel alınarak her türlü fikir tartışılabilir diye devam ediyor.

\n

Daha sonra bunun bir zihniyet sorunu olduğunu ve bütün bölgeyi etkilemesi için Türkiyenin öncülük etmesi gerektiğini söylüyor.

\n

Kürt sorununun çözülmesi için ortak komisyonun yararına işaret ediyor.

\n

BDP milletvekillerinin Meclis ile terör arasında tercih yapması gerektiğini belirtiyor.

\n

Akademik hayata duyduğu özlemi dile getiriyor.

\n

Kendine ait 24 saati olsa Zihnimin, ruhumla bulaşabileceği bir ortamda aralıksız tefekkür ve muhasebe yaparım diyerek konuşmayı bitiriyor.

\n

***

\n

Sevgili okurlarım, farkındayım, bu yazı biraz Davutoğlu için tanıtım yazısı gibi oldu ama kendisini eleştireceğim için, akademik kökenli bir bakana haksızlık etmemek kaygısıyla bunu yapmak, yani konuşmayı aslına uygun olarak özetlemek zorundaydım; siz bununla da yetinmeyin, Hürriyetten, röportajın aslına bakın

\n

Arkası cumartesiye!

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Filler savaşında Türkiye 12 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları