Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığı anayasaya aykırıdır

14 Haziran 2022 Salı

21 Ekim 2007 tarihindeki halkoylamasıyla anayasa değiştirildi ve Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi kabul edildi.

Aslında bu halkoylaması Parlamenter Demokrasiye göre yapılmış olan Anayasa’nın ruhuna ve felsefesine aykırıydı. Anayasa felsefesi ve hukuku açısından böyle bir halkoylaması yapılamamalıydı.

Çünkü halk tarafından ayrı ayrı seçilmiş bir cumhurbaşkanı ile bir meclis ve bir başbakan arasında mutlaka yetki çatışması çıkardı.

Ama bu iktidar, 16 Nisan 2017’de, yasalara açıkça aykırı olan oy sayım sistemiyle, sonuçları da sayım bitmeden açıklayarak mevcut anayasayı çelişkili bir ucube haline getirmekten bile çekinmediği için böyle bir oylamayı rahatlıkla gerçekleştirdi.

Bu mevcut “Şahsım Devleti” rejimini kuran 2017 halkoylaması yeni bir anayasa yapılması biçiminde değil, mevcut anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesi biçiminde yapıldı. Dolayısıyla değişmeyen her maddesi her zaman geçerlidir.

Cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili olan ve 2007 halkoylamasında kabul edilen 101’inci maddenin “Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” kuralı 2017 halkoylamasıyla da aynen kabul edildi.

Cumhurbaşkanının genel oyla seçilmesini öngören madde 101, ilk kez Ağustos 2014 seçimlerinde, ikinci olarak Haziran 2018’de uygulandı.

Sonuç olarak 2014 ve 2018 seçimlerinde iki kez Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan’ın 2023 seçimlerinde aday olması kendi yaptıkları Anayasa’ya göre hukuka aykırıdır.

Ancak 116. maddeye göre “Cumhurbaşkanının ikinci do¨neminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde Cumhurbaşkanı bir kez daha aday olabilir.”

Bu kararın verilebilmesi için de iktidarın Meclis’te 360 oya gereksinmesi vardır ve bu oy sayısına sahip değildir.

Böylece Erdoğan üçüncü kez aday olabilmek için, muhalefetin desteğiyle Meclis’ten erken seçim için seçimlerin yenilenmesi kararı çıkarmak zorundadır.

Bence, sanki laf arasında söylermiş gibi 2023 seçimlerinde aday olduğunu açıklarken Kılıçdaroğlu’na saldırması, sonra da yine Kılıçdaroğlu’nu hedef alan saldırılarını sürdürmesi bu stratejisini hayata geçirmek için başvurduğu bir yöntemdir.

***

Bakın 9 Haziran günü adaylığını nasıl Kılıçdaroğlu’na saldırarak ve o saldırının arkasına gizleyerek çok olağanmış gibi ilan ediyor:

“Bay Kemal’e diyorum ki artık kaçak güreşmeyi bırak. Artık ipe un sermekten, sürekli bahane üretmekten, lafla peynir gemisini yürütmeye çalışmaktan vazgeç...

...Ha bire ‘seçim tarihi belli olsun’ diyorsun. İşte söylüyorum, seçim önümüzdeki yıl Haziran ayının ortasında yapılacak.

Kaçacak yerin yok Bay Kemal.

Ha bire ‘Cumhur İttifakı’nın adayı belli olsun’ diyorsun.

İşte söylüyorum, Cumhur İttifakı’nın adayı Tayyip Erdoğan!”

***

Ve bakın ondan sonra saldırısını nasıl mezhep üzerinden devam ettiriyor:

“Ürktüğün, çekindiğin, korktuğun bir durum varsa onu da çık açıkça söyle...

...Şayet kökeninden, meşrebinden, kimliğinden dolayı birileri sana aba altından sopa gösteriyorsa çaresi var...

...Her mazlumun mağdurun yanında olduğu gibi senin de yanında dimdik dururuz bay Kemal.”

***

Sanıyorum Erdoğan üçüncü kez aday olamayacağını bildiği için, Meclis’ten erken seçim kararı aldırmak peşinde.

Bunun için de Cumhur İttifakı’nın oyları yetmeyeceği için, Kılıçdaroğlu’na şahsen saldırarak, onu kışkırtıp Meclis’te CHP’nin desteğini alarak erken seçime gitmek ve adaylığını meşrulaştırmak istiyor.

Kanımca CHP bu oyuna gelmemeli ve Anayasa’ya aykırı olarak girdiği bu üçüncü seçimde onun adaylığını meşrulaştırmamalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları