Toplumsal ve siyasal baskı toplumun her kesiminde yaygınlaşıyor...

Erkek egemen feodal baskının din ve ahlâk maskesi altında dayatılması tüm hızıyla sürüyor...

Üstelik de ikiyüzlülük ve riyakârlık son haddinde:

Bir yanda tarikat liderlerinin seks skandalları gündemi sarsıyor...

Öbür yanda kadın cinayetleri, “namus cinayeti”, “töre cinayeti”, “aşk cinayeti”, “kıskançlık cinayeti” adı altında bir nevi aklama çabasıyla haberleştiriliyor!

Bazı davaların tutuklu sanıkları için özel yasalar çıkartılıyor...

Bazı davaların tutuklu sanıkları binlerce gündür içerde.

Yöneticilerimize bakarsanız Türkiye bir yandan “İleri demokrasiye” geçiyor öte yandan “muhafazakârlaşıyor!”.

***

Milliyet gazetesinin internet sitesine 12 Aralık 2011 tarihinde saat 07.19’da giren habere göre yine bir “Ahlak bekçiliği” cinayeti işlenmiş:

İddiaya göre, Kasımpaşa’da kız arkadaşı ile bir kafeteryada oturan delikanlı, arkadaşıyla öpüşünce işyeri sahibi duruma müdahale etmiş.

Çıkan tartışmada kafeterya sahibi silahını çekip genci vurmuş ve ifadesinde, “Aile ortamının olduğu mekânda uygunsuz şekilde davrandılar” demiş.

Haberin ayrıntıları şöyle:

“Daha önce de birkaç kez aynı kafeteryaya gelen G.Ç, bu kez kız arkadaşı M.Ö. ile kafede buluştu.

Masada oturan ikilinin davranışlarından rahatsız olan işyeri sahibi K.M, gençlerin öpüşmesi üzerine ‘Hop kardeşim burası bir aile mekânı utanmıyor musunuz’ diyerek duruma müdahale etti.

Çifti dışarı çıkartmaya çalışan K.M. ile kız arkadaşıyla oturan G.Ç. arasında tartışma büyüdü.

Amcası Selahattin M. ve amcasının oğlu A.M’nin yardımıyla G.Ç. ile kız arkadaşını mekândan çıkartan K.M. tekrar işine döndü.

Kendisi de Kasımpaşalı olan G.Ç’nin arkadaşlarının da gelmesi üzerine kasadaki ruhsatsız silahını alan işyeri sahibi K.M, önce bir el havaya ateş açtı.

Arbedenin devam etmesi üzerine K.M. silahını G.Ç’ye doğrultup ateşledi.

Göğsüne ve bacağına iki kurşun isabet eden G.Ç. ağır yaralandı, kaldırıldığı hastanede kurtarılamadı.

Olaydan sonra Beyoğlu Polis Merkezi’ne giderek teslim olan K.M. uygunsuz hareketleri nedeniyle dükkânından çıkarttığı müşterisi G.Ç’nin arkadaşlarıyla mekânına saldırması üzerine silahını kullandığını itiraf etti. Kavgaya karıştığı belirlenen S.M. ve oğlu A.M. de olayla ilgili gözaltına alındı. 3 kişinin adliyeye sevk edilmesi bekleniyor.”

***

Olay Türkiye’nin incisi, “Dünya Kültür Başkentlerinden biri” olan İstanbul’da, geleneksel değerlerle çağdaş değerlerin birlikte yaşadığı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da yetiştiği, sempatik yerleşim merkezimiz Kasımpaşa’da geçiyor:

Kafede öpüştüğü söylenen bir genç çift...

Ahlak bekçiliğine soyunan müdahaleci bir kafe sahibi...

Kız arkadaşının yanında aşağılanan ve gururu kırılan bir genç erkek...

Dışarı atılan gencin, arkadaşlarıyla intikam almak için dönmesi...

Kafe sahibinin akraba dayanışması...

Sorunları kaba kuvvetle şiddetle çözme güdüsü...

Ortalıkta dolaşan ruhsatsız ve ruhsatlı binlerce silah...

Ve kaçınılmaz son:

Cinayet!

***

Kasımpaşa’daki cinayet...

İzmir’de polisler tarafından karakolda elleri kelepçeliyken dövülen kadın ve “Ama o konsomatristi” diyen kafa...

Olay sonrası verilen ifadelerin değiştirilmesi...

Neredeyse her gün rastlanan kadın cinayetleri...

“İktidarı eleştirdi” diye hakkında suç duyurusu yapılan milletvekili...

“İleri demokrasideki muhafazakârlaşmanın” göstergeleri mi?..

Yoksa toplumda gittikçe yaygınlaşan baskı yönetiminin yansımaları mı?

\n\n