İslam niçin geri kaldı- 2 Bernard Lewis

20 Mayıs 2022 Cuma

İnsanlık, inanca bağlı iktidarı, özellikle Avrupa’da, bütün ortaçağ boyunca yaşadı ve durakladı.

Avrupa, ancak kilisenin boyunduruğundan kurtulunca gelişti!

İslam Âlemi, dinin egemenliğinden kurtulamadığı için gelişmedi ve Avrupa tarafından sömürüldü.

Gerek Hıristiyan Avrupa’da gerek Müslüman Doğu’da, iktidarın halka benimsetilmesinin ana yöntemi dindi, mezhepti.

Köleliğe mahkûm edilen köylüler için yöneticiye itaat, Allah’a itaat etmenin önkoşuluydu.

Aslında iktidardaki din adamı politikacı ilişkisi çok karmaşık bir nitelikteydi.

Avrupa’da kralları, imparatorları aforoz edip yalınayak huzuruna getirten papalar, papaları dinlemeyip kendi kiliselerini kuran krallar da oldu.

Osmanlı’da da kimi zaman padişahların şeyhülislamı idam ettirmesi, kimi zaman da şeyhülislamların padişahı tahttan indirmesi olayları yaşandı.

***

İslam ülkelerinin niçin geri kaldığını irdeleyen yazarlar üzerine başlattığım bu yazı dizisinin birincisinde Merdan Yanardağ’ın “İçtihad Kapısı” adlı kitabında Gazzali’nin dogmatizm yoluyla Selçuklu Devleti’ne verdiği zararları anlattığına dikkat çekmiştim.

Bu ikinci yazıda, yakında kaybettiğimiz büyük Ortadoğu uzmanı Prof. Bernard Lewis, “Faith and Power”, (İnanç ve İktidar) adlı kitabına (Oxford University Press, 2010) göndermeler yapacağım.

Kitabın alt ismi, “Religion and Politics in the Middle East” (Ortadoğu’da Din ve Politika).

Türkçeye “İnanç ve İktidar & Orta Doğu’da Din ve Siyaset” adıyla çevrildi ve Akılçelen kitapları tarafından yayımlandı.

Ben bu yazıda İngilizce orijinal baskıyı kullandım.

“Modern Türkiye’nin Doğuşu” adlı muhteşem kitabı ile Türkiye’yi de çok iyi çözümlemiş olan Lewis yeni kitabının “İslam ve Liberal Demokrasi” adlı dördüncü bölümünde çok ilginç görüşler dile getiriyor.

Lewis önce bir durum saptamasıyla işe başlıyor:

“Uluslararası İslam Konferansı’nı oluşturan kırk altı bağımsız devlet arasında sadece bir tanesi, Türkiye Cumhuriyeti Batı ölçülerine göre demokratik olarak nitelenebilir...”

Belki de şu anda yaşanan yargı bağımsızlığının elden gitmesi, hapisteki gazeteciler, medya üzerindeki büyük baskılar gibi olayları açıklayabilecek bir yargıyla şöyle devam ediyor:

“Ve orada bile özgürlük yolu engellerle kuşatılmıştır.” (s.55)

Bence Lewis’in en harika saptamalarından biri, çağdaş demokrasilerle Ortadoğu demokrasisinin farkını, para ve iktidar ilişkisi üzerinden açıkladığı satırlar:

“Modern Amerika ile klasik Ortadoğulu siyasal sistemleri karşılaştırırsak, aradaki fark şöyle ifade edilebilir:

Amerika’da iktidar parayla satın alınır.

Ortadoğu’da iktidar para kazanmak için kullanılır.” (s.68)

Yukardaki saptamanın, Türkiye’deki demokrasinin en temel sorunlarından biri olan, iktidar yoluyla zenginleşme, yeni zengin yaratma, adam kayırma ve yolsuzluk yapma gibi mide bulandırıcı süreçleri de kapsadığı açıktır.

***

Lewis, modernleşme ve küreselleşme süreçlerinin etkilerinin de demokratikleşme sorunlarının çözümüne yardımcı olmadığını, kimi zaman tam tersine sonuçlar verdiğini de şu satırlarla belirtiyor:

“Demokrasinin önündeki geleneksel engeller, bölgedeki modernleşme süreçleri ve son gelişmelerle pek çok bakımdan güçlenmiştir.

Devletin insanlar üzerinde egemenlik kurma ve onları terörize etme gücü modern metotlarla büyük ölçüde artmıştır.

Otoriter yönetim felsefesi, ithal edilen otoriter ideolojilerle güçlendirilmiş ve keskinleştirilmiştir.

İthal edilen bu otoriter ideolojiler, bir yandan liderlerin ve yöneticilerin yaptıklarına meşruiyet kazandırırken öte yandan halklarını ve taraftarlarını fanatize eder.”

Lewis, sanki AKP iktidarının evrensel siyasal İslamla bütünleşen ideolojisini, bu ideolojinin uygulamalarını ve bu sürecin Türkiye’de oluşturduğu tehdidi anlatıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları