Türkiye’yi güneyden ve kuzeyden kuşatan nükleer santral tehlikeleri…
İstanbul ve çevresinin, gökdelenler, üçüncü havaalanı, üçüncü köprü ve kanal projeleriyle yağmalanması…
Başbakan Erdoğan’ın totaliter başkanlık sevdası gölgesindeki yeni anayasa çalışmaları…
PKK olayı, Kuzey Irak ve Irak’la sorunlar…
İran gerilimi…
Ve sanki bütün bunlar yetmiyormuş gibi, kalbura dönen bir sınır ve Suriye’deki savaşa doğrudan müdahaleler…
Şimdi bir de, Bush yönetiminin Irak’ı işgal kararının altında yatan “Kitle İmha Silahları” yalanını andıran bir “Kimyasal Silah” iddiası!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Amerikan NBC kanalına konuşmuş ve Suriye rejimini kimyasal silah kullanmakla suçlayarak “Bu rejimin kimyasal silah ve füzeler kullandığı açıktır” demiş.
Televizyonun web sitesinde yer alan ilk haberde, Erdoğan’ın Suriye’ye, ABD öncülüğünde yapılacak bir kara harekâtını destekleyeceği de yazılmış, sonradan değişiklik yapılarak Erdoğan’ın sadece bir uçuş yasağı uygulamasını destekleyeceği belirtilmiş!
Başbakanlık da dün, Erdoğan’ın bölgeye asker göndermekle ilgili bir yorum yapmadığını belirtti. (Elbette medya manipülasyonu sadece bize özgü değil!)
Burada esas sorun kimyasal silah kullanılması iddiası, çünkü Obama, bu durumda ABD’nin doğrudan müdahale edeceğini vurgulamıştı!
Birkaç gün önce bir İsviçre televizyonuna konuşan BM Uluslararası Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu Başkanı Carla del Ponte, Suriye’de muhaliflerin sarin gazı kullandığına dair güçlü, somut şüpheler bulunduğunu…
Ancak henüz kesin kanıtlara ulaşamadıklarını…
Esad rejiminin kimyasal silah kullandığına dair bir kanıta ise rastlamadıklarını belirtmişti!

Birleşmiş Milletler temsilcisi Carla del Ponte’ye mi inanacağız…
ABD’den de ileri bir savaş taraftarlığı yapan, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a mı?
Siz hangisine isterseniz inanın…
Ben savaşa girmek istemiyorum!