Sağda vicdan ve demokrasi ilişkisi

05 Eylül 2021 Pazar

Aslında bu yazı, sağ kesimdeki “Vicdan” ve “Demokrasi” ilişkisi konusunda yazdığım üçüncü ve son makale:

Perşembe günkü birinci yazıda, “Demokratlar” ile “Sahte Demokratlar” arasındaki farkı belirtmiştim.

Demokratlar, Demokratik Rejimi, Temel Hak ve Özgürlükleri, herkes için, her zaman isterler...

Sahte Demokratlar, Demokratik Rejimi, Temel Hak ve Özgürlükleri, sadece kendileri için, iktidara gelene kadar isterler.

Ne yazık ki Türkiye’deki sağ partiler, Cumhuriyeti kuran CHP’nin Demokratik Rejim için başlattığı “Çok Partili Rejim” sayesinde iktidara gelmişler ama o zamandan beri Demokrasiyi yozlaştırmışlar ve bu rejimin altını oymuşlardır.

Cuma günkü ikinci yazımda “Vicdan” ile “Sandık” arasındaki ilişkiyi yazmıştım.

İktidarın haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik ve yolsuzlukları kamuoyunun vicdanını rahatsız etmiyorsa o toplumdaki Demokrasi “İlkeldir”.

İktidarın haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik ve yolsuzlukları kamuoyunun vicdanını rahatsız ediyor ama henüz sandığa yansımıyorsa, o toplumdaki Demokrasi “Gelişmektedir”.

İktidarın haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik ve yolsuzlukları kamuoyunun vicdanını rahatsız ediyor ve aynı biçimde sandığa yansıyorsa, o toplumdaki Demokrasi “Gelişmiştir”.

(Elbette ara aşamalara ilişkin başka kategoriler de olabilir.)

***

Tam bu noktada, bugünkü yazıya, ülkemize, bugünkü siyasete ve “sağ kesimde de elbette vicdan sahipleri vardır” yargıma geliyoruz:

Birinci yazıma, “sağ kesimde vicdanlı hiç mi kimse yok” diye başlamış, yanıtı yine kendim “Elbette vardır” diye vermiş ve önümüzdeki seçimlerde vicdan sahibi olan partilerin belirleyici rolüne değineceğimi belirtmiştim.

Sanıyorum, sağ kesimdeki İYİ Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi’nin...

Demokratik Rejim açısından belirleyici rolleri de bu partilerin ne ölçüde “vicdan” sahibi olduklarından ve vicdan ile sandık arasındaki ilişkiden kaynaklanıyor:

İYİ Parti, Türk Milliyetçiliğinin, haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik ve yolsuzluklara alet edilmesinin vicdanlarda yarattığı tepkiden doğmuştur; bu nedenle de “Demokratik Rejimi” destekler görünümdedir.

Bence sağdaki asıl “vicdan” ile “sandık arasındaki ilişkiyi Demokratik Rejim açısından dile getiren, vurgulayan ve bu açıdan, belki de ülkenin sağ siyasal vicdanında en belirleyici rolü oynayacak olan partiler, İYİ Parti’ye ilaveten, Saadet, DEVA ve Gelecek Partileridir de.

Çünkü bunlar, Demokrasinin altını oyan dinci sağın kadrolarından gelmiş olsalar da...

İktidar uğruna vicdanlarını din aldatmacası ile susturanlara karşı çıkanlar tarafından kurulmuş...

Ve “sağda vicdanları rahatsız olan seçmenleri” hedefleyen...

Bu nedenle de Temel Hak ve Özgürlüklere, yani Demokratik Rejime (en azından şimdilik) destek veriyor görünen partilerdir.

*

Elbette seçimlere daha vakit var.

Seçim zamanına kadar “vicdan-sandık” ilişkisini “vicdan-cüzdan” ilişkisi veya “kimlik siyaseti” yoluyla bozmak isteyenler her türlü oyunu oynayacaklardır.

Sevgili okurlarım, yukarıdaki “vicdan-sandık çözümlemesi” ve sağ partilerin buradaki rolleri ŞİMDİKİ GÖRÜNÜMLERİ üzerinden yapılmıştır...

Önümüzdeki günlerin ne gibi çıkar oyunlarına ve baskılara gebe olduğunu bilmiyoruz.

Bakalım, Özgürlük, Vicdan ve Demokrasi mi galip gelecek, yoksa Korku, Cüzdan ve Otoriterlik mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları