Düşünce özgürlüğü ve Spinoza...

25 Temmuz 2022 Pazartesi

Baruch Spinoza Portekiz Yahudisi. Amsterdam’da doğuyor, 1632, Lahey’de ölüyor, 1677. 

Yahudi cemaati Hollanda’ya göç etmiş. Burada kendi içinde güçlü bir cemaat oluşturmuşlar. 

Spinoza da bir mercek ustası olarak ünleniyor ama bir yandan da Musevi dini hakkında, kuralları hakkında, ayinleri hakkında düşünüyor.

Spinoza’nın düşünceleri eleştirel, akıl üzerine konan inanç ambargolarını eleştiriyor, düşünce özgürlüğünü kısıtlayan kurallara karşı çıkıyor, ayinleri baskıcı buluyor.

Musevi cemaati bu tutuma çok sert tepki veriyor, uyarılara aldırmadan düşüncelerini açıklayan Spinoza’yı aforoz ediyorlar ve cemaatten atıyorlar.

Spinoza artık cemaat dışında kalmıştır. Yardım edilmesi yasaklanmıştır. Maddi manevi destek vermek, onu dinlemek, yazdıklarını okumak dinen yasaktır. Selam vermek bile yasakların içine girmiştir.

Spinoza geri adım atmayacaktır. Sürgüne gidecek, hayatını tek başına sürdürecek ama düşüncelerini açıklamaya devam edecektir.

Düşünceleri çok açıktır: 

Özgür düşünmek ve düşüncelerini sözle, yazıyla açıklamak insanın doğal hakkıdır. İnsanlık adil olmaktır, eşit olmaktır ve eşitlikle dayanışmadır.

Bir toplumun doğru yönetimi de aristokrasi ya da monarşi değil, demokrasidir. Çünkü, ancak demokrasi ile yönetilen toplumlarda özgürlük ve eşitlik vardır.

İşte, Spinoza’yı yüzyılların ötesine taşıyan, bugün de bizim yolumuzu aydınlatan düşünceleri bunlardır.

Yüzyıllar sonra günümüzde...

Değerli “düşünür-şairimiz Ataol Behramoğlu”, Aydın Üniversitesi’nde ders verdiği kürsüsündeki görevine son verildiğini açıkladı. 2011 yılından beri çalıştığı üniversitesine incitici olmamasına dikkat ettiği bir veda yazısı yayımladı. Göreviyle ilgili bir sorun olmadığını, ancak Ataol’un iktidar karşıtı söz ve yazılarının çalıştığı üniversiteye bir baskı nedeni yapıldığını, olayın buradan kaynaklandığını öğrendik.

Üniversite yönetimi bu baskılara dayanamamış, Prof. Dr. Ataol Behramoğlu’nun Rus dili ve edebiyatı kürsüsündeki görevine son vermişti.

Günümüzde bir özel üniversite, seçkin bir öğretim üyesinin “özgür düşünme, düşüncelerini söz ve yazıyla özgürce açıklama” hakkına sahip çıkmıyordu.

Biz bunu hiç bir mazeretle kabul edemeyiz.

Üniversite demek, özgür düşünmenin, özgür bilgi üretiminin, bunların söz ve yazıyla özgürce açıklanmasının ve toplumu aydınlatmanın kutsal yeri demektir.

Eğer özgürlük yoksa üniversite de yoktur.

Olağanüstü hal döneminde “Barış Bildirisi”ne imza verdikleri için görevlerine son verilen üniversite öğretim üyelerine de büyük bir haksızlık yapılmıştır. 

Aslında üniversiteler, bünyelerinde yapılan haksızlıklara direnmeyi bilmelidir. Üniversiteler “özerk bilim kuruluşları” kimliklerini ancak böyle kanıtlarlar.

Günümüzde bunu yapan Boğaziçi Üniversitesi’dir. İki yıla yaklaşan süredir, rektörlüğe yapılan atamayı protesto etmeyi sürdürüyorlar.

ODTÜ de yasaklanan mezuniyet töreni için alternatif bir tören düzenliyor.

Bilim kurumları zorba iktidarlara karşı çıkmadıkça tiranlar hüküm sürmede daha pervasız olurlar.

Bilimi temsil eden meslek kuruluşlarının de siyasal iktidarın hedefi olması bundandır.

ÖZGÜR DÜŞÜNME, BUNU SÖZ VE YAZIYLA AÇIKLAMA

Bir toplumu çağdaş-ilkel ayrımında hak ettiği yere koyan çizgi budur.

Çağdaş toplum “özgür düşünme, bunu söz ve yazıyla açıklama” hakkını kabul eden, bu hakkı güvence altına alan demokratik toplumdur.

İlkel toplum ise “düşünceyi baskılayan, özgürlük üzerinde biat ve itaatle bu baskıyı doğallaştıran” otokratik toplumdur. 

Bugün bizim toplumumuz dinci siyasal iktidar eliyle yüzyıllarca gerideki ilkel toplumlar düzeyine sürüklenmektedir.

Spinoza işte bu gidişe karşı ne yapılması gerektiğini bizlere gösteriyor:

Bu baskıları, bu zorbalığı, bu zulmü asla kabul etme.

Karşı koy, diren, kabul etmediğini her yolla göster.

Sen kabul etmediğin ölçüde baskı zayıflayacaktır.

Haklısın, haklı olduğunu açıkla ve senin gibi düşünenlerle birleş.

Hiçbir ödünle haklı davandan vazgeçme.

Özgürlük ve eşitlik doğal hakkındır. Bunu insanlara söylemekten vazgeçme.

Mücadeleni sürdür. Önemli olan senin bugün kazanman değil, doğru olanın kazanmasıdır. 

Bunu sen de göreceksin, senden sonrakiler de bilecek.

Spinoza’nın nasıl da doğru olduğunu görüyoruz.

O gün doğruydu, bugün çok daha doğru...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları