Karakter ve sorumluluk...

28 Kasım 2022 Pazartesi

İTİBAR SANDIĞIN ŞEYDİR,

KARAKTER OLDUĞUN ŞEY.

Evet, “karakter” olduğun şeydir.

Güvenilir ya da güvenilmez karakter.

Güçlü ya da zayıf “karakter”.

Sağlam ya da bozuk “karakter”.

Ne yapacağının ve -daha önemlisi- ne yapmayacağının bilinmesi.

Olgun karakter. Sınamalardan geçmiş, denemelerden geçmiş “karakter”.

Güvenilir karakter sorumluluklarını da bilir ve sahip çıkar.

İnsanların da kurumların da toplumların da niteliklerini belirleyen iki özellik: Karakter ve sorumluluk.

Neden mi böyle bir konu? Bakınız neden?

ARAP TACİRLERE BORÇLANMAK

Suudi Arabistan 5 milyar dolar veriyor.

Katar Emirliği 10 milyar dolar veriyor.

Erdoğan iktidarına borç para veriyor Arap tacirleri.

O “Arap tacirleri” ki tarih boyunca azını verip çoğunu almakla ün kazanmışlardır. 

Suudi Arabistan Kralı Selman, Kaşıkçı cinayetinde gene Erdoğan tarafından katil ilan edilmiş, peşinin bırakılmayacağı söylenmişti. Sonra el sıkışıldı, bu sözler unutuldu. Karşılığı mı? 5 milyar dolar. 

Nasıl bir karakter bu, nasıl bir sorumluluk?

Katar Emirliği mi? Tank palet fabrikasının satılması. İstanbul’un “Kanal İstanbul” üzerinden peşkeş çekilmesi, daha birçok yerin, birçok kurumun satışı.

“Arap tacirleri”: Tarih boyunca azını vermiş, çoğunu almış olmanın ünlü pazarlıkçıları.

Seçim öncesinde paraya sıkışmasını fırsat bilip Erdoğan iktidarında Türkiye’yi paylaşma yarışı.

AKP, kuruluşunda açıkladığı karakterini kaybetti. 

“Muhafazakâr demokrat” olduklarını söylemişlerdi. 

Görüldü ki ne ülkeyi “muhafaza” ettiler ne de “demokrat” oldular. 

Ülkeyi Araplara sattılar, iktidarı da “Tek Adam iktidarı” yaptılar.

Şimdi de bu her şeyi ama her şeyi kötüleştiren iktidarlarını sürdürmek için ülkeyi satıyorlar.

SORUMLULUK SAHİBİ  OLSALARDI?

Eğer sorumluluklarına sahip çıksalardı çoktan istifa edip yaptıklarının hesabını verirlerdi.

Ekonomi çöktü. Faiz-enflasyon uydurması bitti, enflasyon patladı, emekçiler yoksullaştı, çarşı pazar yangın yeri.

“Yanlış yaptık” demek yok, istifa eden yok.

Tren kazaları, bombalı saldırılarda ölenler, yaralılar.

Sorumluluk üstlenen yok. İstifa eden yok.

İhale yolsuzlukları birbiri üstüne yığılmış.

Kabul eden yok, istifayı düşünen yok.

Bütçe görüşmelerinde Meclis’i görüyoruz.

İçişleri bakanı eleştirilere küfürle karşılık veriyor.

Milli savunma bakanı eleştiren vekile küfür ediyor.

Artık söylenecek söz kalmıyor.

Bu “ömrünü doldurmuş”, çekip gitmesi gereken iktidar, hâlâ ömrünü uzatmak için her şeyi yapmaya kararlı görünüyor.

Ülkenin devlet geleneğinin karakteri bozulmuş.

Sorumlular sorumluluklarını inkâr ediyor.

Her olayda muhalefeti suçlayarak, hakaret ederek, aşağılayarak kendilerini korumaya çalışıyorlar.

BİR ZAMANLAR TÜRKİYE

İşte, Atatürk dönemi Türkiyesi.

Atatürk yurtdışına çıkmıyor.

Yurtdışı Türkiye’ye geliyor.

Dünya “Türkiye mucizesini” görmeye geliyor.

İran Şehinşahı Rıza Pehlevi, Afganistan Kralı Emanullah Han bu mucizeyi örnek almaya geliyorlar.

İngiltere Prensi 8. Edward Türkiye’ye geliyor.

Atatürk, konuklarını ağırlıyor.

Güvenilir karakter. Uygarlığa duyulan sorumluluk.

Bir zamanların Türkiye’si bu.

Yıkıntıların üstünde yükselen “uygarlık mucizesi”.

Sömürülen Asya’nın, Afrika’nın, Güney Amerika’nın örnek aldığı “mucize”.

O Türkiye’yi alıyorsunuz.

Adım adım bugünün “itibarını kaybetmiş”, Arap tacirlerinin borçlarıyla ayakta durmaya çalışan ülkesine dönüştürüyorsunuz.

Söylediklerinizin arkasında duramıyor, inkâr ediyorsunuz.

Eleştirilince küfürler savuruyorsunuz.

O günden bugüne böyle geliyorsunuz.

Böyle gitmez

Böyle gitmez, böyle gitmemeli, böyle de gitmeyecek.

Bu ülkenin gerçek sahipleri ülkeyi yeniden kurtaracak.

Gene “güvenilir karakter” kazanılacak.

Gene “sorumluluk sahibi” olunacak.

İşte o zaman yanık ampuller sökülüp atılınca

ÜLKEMİN GÜNEŞİ YENİDEN DOĞACAK...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları