Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kentin Ruhuna Dokundunuz...
Kentin ruhuna dokundunuz...
Ve kent isyan etti.
İstanbul 560 yıl önce fethedildi.
1453 yılında gerçekleşen fetihle de ortaçağ kapandı, yeni bir çağ başladı.
1450 yılında Gütenberg’le başlayan, 1453 yılında İstanbul’un fethiyle gelişen, 1492 yılında Amerika’nın keşfiyle yeni bir eksene giren yeniçağ Rönesans ve Aydınlanma ile insanlık tarihini değiştirmiştir.
Fatih Sultan Mehmet de bir Rönesans insanıdır. Bu yanı ne bilinmiş, ne de işlenmiştir. Ama şimdi, İstanbul’un fethinden 560 yıl sonra Rönesans ve Aydınlanma inkâr edilmekte, ortaçağa yeniden dönme girişimleri yaşanmaktadır.
Ortaçağ tarihi, önyargıların, despotluğun, dogmaların, egemenlerin adaletsiz şiddetinin tarihidir. Rönesans ve Aydınlanma ile kazanılan da “aklın üstünlüğü”, “eşitliğe dayalı adalet”, “doğaya saygı” ile buluşturulan “özgür yaşam”a kavuşan insan ve toplumdur.
İstanbul’un fethi bir çağı kapatmıştı.
Ondan sonra gelen yüzyıllar boyunca İstanbul bir “hayal-şehir” oldu. Son elli yıl, bu elli yılın son on yılı ise bir “İstanbul yağması”na dönüştü.
Yağmalanan topraklar. Arsaya dönüştürülen tarım alanları, arsalar üzerinde giderek gökdelenlere dönüşen yapılar, gözü dönmüş kâr hırsının engel tanımaz saldırısı bu yağmanın kanıtlarıdır.
Yağmalanan su kaynakları. Yağma uğruna gözden çıkarılan su kaynakları, kurutulan dereler, bu dere yataklarına yapılan yapıların sel basmaları, heyelan sonucu çökmeleri, kaybedilen canlar.
Yağmalanan hava. Bu çarpık yapılaşmanın kestiği hava akımları. Kentin hava alan boğazlarının kapatılması. Toprağın, suyun, havanın yağmalanmasıyla oluşan “kentin boğulması”nı artıran trafik sıkışıklığı, artık hiçbir ulaşıma yetmeyen yollar.
Bu yağmaya damgasını vuran yolsuzluk, yetkileri kötüye kullanmalar, yaygınlaşan rüşvet, gizli saklı çıkar ortaklıkları, mal mülk paylaşımına dayalı çıkar kavgaları.
Yüzyıllardır kendini koruyan kentin artık bu yağmayla teslim alınışı.
Gezi Parkı olayları bir kentin isyanıdır.
Bir park, ağaçlarıyla, banklarıyla, gezenleriyle, oturanlarıyla bir kentin ruhudur. Kimi zaman bir yer, kimi zaman bir olay, kimi zaman bir kişi, zamanın ruhunu temsil eder. Ona dokunduğunuz zaman o kaybediş dayanılmaz olur, kabul edilemez olur. O zaman da her şey göze alınır ve kent kendini savunur.
Uzun sessizlikler her zaman korkutucudur.
Sessizlik duyabilene çok şey söyler. Sonra da duymak istemediğiniz sözlerin haykırışlarını şaşkınlıkla izlersiniz.
Türkiye on yıl boyunca bir hesaplaşmanın içine sokuldu.
Rönesans ve Aydınlanma karşıtları, emperyalist siyasetin ortaklığını kabul ederek Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini değiştirmeye çalışıyorlar. Bu açık gerçek artık hiç kimsenin karşı çıkamayacağı çizgiye taşındı. Hesaplaşma elbette çatışmasız olmaz. Siyasal çatışma demokratik kurallar içinde yürütülür. Bu kuralları ortadan kaldırıp despotizme başvurursanız işi çığrından çıkarırsınız. Yaşananlar da budur.
Kimi zaman bir olay kentin de, doğanın da, toplumun da sembolü olur. O zaman tarihin saatine bakacaksınız.
Tarihin saati kimi zaman durur ama asla geriye işlemez.
Bu gerçek bir kez daha görülecektir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- 500 bin TL'nin aylık getirisi belli oldu
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Suriye'de herkesin konuştuğu ölüm listesi
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Erdoğan'dan işgale 'isimsiz' tepki
- Suriye'nin yeni başbakanından ilk açıklama