Laiklik... Türkiye laikliği hatırlar mı acaba?...

07 Kasım 2022 Pazartesi

İlkokulda öğretmenimiz sorardı:

-Çocuklar, laiklik nedir?

Hepimiz heyecanla bağrışırdık.

-Layık olmaktır öğretmenim.

Öğretmen “hayır” derdi ve bize laikliğin, din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması olduğunu söylerdi.

Biz ne din işlerini bilirdik ne de devlet işlerini.

Öğretmeni dinler, birbirimize bakardık.

Meğer biz çocuklar haklıymışız. 

Laiklik layık olmakmış ama biz ona layık olamadık.

Oysa laiklik, bugün de tam gereksinimimiz olan temel ilke.

Bir ülkeyi, bir toplumu inanç kökenli ayrımların çatışmasından koruyan uygarlık ilkesi. 

Binlerce yıl süren inanç kökenli çatışmalardan sonra insanlığın bulduğu çare olan laiklik, ne yazık ki yaşadığımız çağda gene unutulmuş görünüyor. 

Ortadoğu inanç kökenli savaşlarla boğuşuyor. Hindistan bu çatışmaların karanlığına girip çıkıyor. Bütün İslam ülkeleri mezhep çatışmalarıyla bölünmüş yaşıyor.

Dinler, mezhepler, tarikatlar, cemaatler birbirinden ayrı, kimi zaman çatışıyor kimi zaman savaşıyor.

Batı toplumları yüzyıllarca bu çatışmaları yaşadıktan sonra Katolik-Protestan-Evangelist ayrılıklarının çaresini “laik toplum yaşamı” olarak belirledi.

Laikliği kabul etmeyen dünya görüşü, toplumları din kurallarına göre yönetmek isteyen radikal dinci anlayıştır.

Ülkemize AKP ile egemen olan siyasal iktidar bu anlayışın sahibidir. Öncülleri olan sağ parti iktidarları, Demokrat Parti, Adalet Partisi, ANAP dini siyasette kullandılar ama radikal bir dinci yaşama biçimi önermediler. (Ya da önermeye güçleri yetmedi.) 

AKP, ideolojik olarak başından beri planladığı dinci politikayı adım adım uygulamaya koydu. 

Strateji ve taktikleri yedi adım olarak anlaşılabilir:

1. Yetkili birisi konuyu dile getirir.

Örnek: AKP’nin bir yetkilisi “Anayasadan laiklik ilkesi çıkmalıdır” der. 

Yetkili ağızlar hemen “Onun kişisel görüşüdür” diyerek konuyu dallandırmazlar. Ama konu dile getirilmiş olur.

2. Birkaç kişi daha “Anayasada laiklik ilkesi yer almamalıdır” der. Söz kamusal dolaşıma sokulmuştur.

Yetkililer bu kez “Konu gündemimizde yer almamaktadır” derler. Oysa, artık konu kamuoyunun gündeminde yer almaktadır.

3. Bu aşamada konu artık inkâr edilmez. Yetkililer “Bu konu dünyadaki örnekleriyle incelenmelidir” derler.

Konu ortaya atılmış, kamusal dolaşıma sokulmuş, incelenmeye değer bulunmuştur.

4. Aşama “Seçenekler kamuoyunda tartışılmalıdır” çizgisine getirilir. Burada konu güya tartışılmakta oysa toplum sonuca hazırlanmaktadır. İktidar bütün gücüyle konuyu gündeminde tutar. Yandaş basın, TV’ler, yorumcular, haberciler hep birden olaya yüklenirler.

5. Aşama karşı çıkanları sindirme, yıldırma, bıktırma aşamasıdır. Burada ön planda örgütlü karşı çıkmalar hedef alınır. Ana muhalefet partisi çoğu kez “Ama böyle olmaz ki!”, “Demokrasiye aykırı” gibi nahif, zayıf, gerçek kitlesinin düşüncelerini, duygularını temsilden uzak bir tutumla saldırıları karşılamaya çalışmakta bu da iktidarın cesaretini artırmaktadır. 

CHP uzun zamandır “laiklik” sözcüğünü bile dile getirmemekte, iktidarın “Laiklik dinsizliktir” diyen örtük saldırısına karşı çıkamadığı izlenimini vermektedir. Oysa en büyük güç kaynaklarından birisi laikliktir.

6. Siyasal iktidar için artık gerekli adımlar atılmış, konu gerçekleşmeye hazır hale getirilmiştir. Artık yetkililer:

“Bunu yapacağız çünkü millet bunu istiyor” der ve gereken adımlar atılır. 

“Millet bunu istiyor” sözü, referandumu hatırlatan bir tehdittir. 

7. Ve son aşama çok açık bir tehdit olur:

“Bunu istemeyenler millet düşmanı, vatan haini, terörist ve casustur.”

Bu aşamada artık söz bitmiştir ve plan gerçekleşmiştir.

***

‘DUR BAKALIM’ YANLIŞI

Dikkat edilirse eğitim kurumlarında türban böyle oldu.

Okulların imam hatip okullarına çevrilmesi, din dersleri, tarikat ve cemaatlerin sivil toplum örgütü sayılmaları, kamuda örtünme, içki yasakları, cuma namazı tatili hep böyle gerçekleşmiştir.

Bütün bu dinci adımların atılmasında “Dur bakalım, şimdi din tartışmasına girmeyelim” diyenlerin tutukluğu rol oynamıştır.

Aynı tutukluk, 4-7 yaş çocuklarına din eğitimi verilmesinde de yaşanıyor. Bu “zihinsel esir alma” toplumun geleceğini karartırken sessiz kalmak bu tutumun sonuçlarına ortak olmaktır.

Şimdi, “okullarda kız-erkek sınıflarının ayrılması” uygulaması deneniyor.

“Dur bakalım yanlışı”, laiklik ilkesinin ortadan kaldırılmasında yeni bir adım olur.

LAİKLİK, Cumhuriyetin de demokrasinin de çağdaş uygarlığın da temel taşıdır.

Bu temel taşı yerinden oynarsa bütün yapı yıkılır.

Yurttaşlar, bu suçun ortağı olmayın.

Başarı cesur insanların hakkıdır, unutmayın...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024
Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları