Mafya...

23 Kasım 2020 Pazartesi

Sağmalcılar Cezaevi’ne Barış Derneği sanıkları olarak girişimizde sıralanmış bekliyorduk.

Metris Cezaevi’nden nakille gönderildiğimiz burada koğuşa girme aşamasıydı.

Karşıda toplanmış gardiyanların beni göstererek fısıldaşmaları dikkatimi çekti.

Bir süre sonra içlerinden birisi cesaretlenerek yanıma geldi ve yavaş bir sesle sordu:

Siz Abuzer Uğurlu musunuz?

Ters bir tavırla yanıtladım:

Sen Abuzer Uğurlu’yu tanımıyor musun?

Gardiyan biraz bozulmuş bir tavırla arkadaşlarının yanına gitti. Baş sallamaları ve yüz ifadelerinden anladım ki “Evet o, Abuzer Uğurlu burada” kanısına varmışlardı.

Saç sakal kesilip de büyümüş gözlerle, kalınlaşmış kaşlarla, asık suratlı görüntü, tanınmış mafya babasına benziyordu.

Mafya babası, gardiyanların gözünde özel bir yerdeydi.

O olmadığımız anlaşıldı ama Barışçılar bütün hapisanede özel kabul edilen bir saygınlıkla karşılanmışlardı.

Düşünce suçuyla hapse giren kişiler hapisteki herkes tarafından saygı görür.

Bizim “mafya şefleri” de bu saygıyı göstermişlerdir.

Mafya ya da yasadışı işler yapan suç örgütleri her zaman toplumun ilgisini çekmiştir.

Televizyon dizisi “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” da boşuna ratinglerde yükselmiyor.

Ama mafya nedir?

Yoksul halkın direniş örgütleri

Mafya, İtalya’da Sicilya’da başlamış bir örgütlenme.

İtalya’nın en yoksul kırsal bölgesinde devlet baskısına karşı halkı koruyacak bir direniş örgütlenmesi olarak başlıyor.

Tarihte yoksul halkı baskıcı iktidara karşı koruyan kişiler, İngiltere’de Sherwood ormanında Robin Hood olarak çıkıyor.

Kolombiya’da uyuşturucu baronu Pablo Escobar bile yoksul halkı koruyan bir “patron” olarak tanınıyor.

Sicilya mafyası, Amerika’ya göç eden İtalyanların üzerindeki baskıya karşı çıkan bir “aile örgütü”.

Ford Coppola’nın ünlü “Baba” filmi, Mario Puzo’nun romanından beyazperdeye aktarılıyor. Orada yoksul Vito Corleone’nin nasıl Don olduğu anlatılıyor.

Yeni nesil mafya doğuyor

Ama sonra bu “yoksulu koruyan aile örgütleri” kapitalizmle anlaşıyor, yasadışı her işe el atarak para kazanan silahlı suç örgütlerine dönüşüyor.

Baba filminin mafya romantizminden bu suç örgütlerinin kirli işlerine uzanan bir suç tarihi var.

Mafya, ülkedeki kumar işlerinden uyuşturucu ticaretine, fuhuş sektöründen silah kaçakçılığına kadar her alana el atıyor. Büyük paraların döndüğü bir piyasada yasadışı işlere bulaşan siyasetçiler de var, güvenlik gücü mensupları da yargının yetkilileri de.

Ama tarihte, Alaattin Çakıcı gibi “ana muhalefet liderini” tehdit eden bir mafya lideri ile onu “dava arkadaşım” diye destekleyen iktidar ortağı bir parti başkanı görülmemiş.

Bu olay Türkiye’de, hem de iktidarın başı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,Hukukta ve ekonomide reform yapıyoruz” sözlerini söylediği sırada yaşanıyor.

Çakıcı’nın sözleri ana muhalefet liderine mi, yoksa iktidarın başına mı söyleniyor kuşkusu doğuyor.

Her koşulda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı zor durumda bırakan bir girişim.

Tek adam iktidarının denetlenemeyen yapısı, yürütmeyi de yasamayı da yargıyı da kendisinde toplayan özelliği bu karanlık ortamı yaratıyor.

Giderek kaosa sürüklenen kontrol dışı güç çatışmaları ile nereye varılacağı bilinmeyen bir sürükleniş yaşanıyor.

Bu durumun en çok zorlayacağı kişi tek adam pozisyonunu üstlenen Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Ekip de değiştirse, kadro değişiklikleri de yapsa her şeyin başı da sonu da kendisidir.

Bu konudaki sayısız uyarıyı hiç dikkate almadığı için de sorumluluk üzerinde kalacaktır.

Ya devlet faşizmi?

Devlet faşizminin yanında mafyanın gücü nedir ki?

Devlet, silahlı güçleriyle (ordu), güvenlik güçleriyle (polis), özel korumalarıyla en büyük silahlı baskının sahibidir.

Adolf Hitler, Gestapo’yu (Geheim Staat Politzei) ve SS’leri boşuna kurmamıştır.

Mussolini de Stalin de gizli polis örgütlerini kurmuş ve toplumu tehdit altında tutmuşlardır.

Bir toplumu silahlı güç tehdidi altında tutmak devlet faşizmidir.

Faşizmin panzehiri de demokrasidir.

Demokrasi, en basit ifade ile halk tarafından denetlenen iktidar gücü demektir.

Güçler ayrımı, yürütme gücü, yasama gücü, yargı gücünün ayrılması bu denetimin yapılabilmesi içindir.

Seçimlerle iktidarların değişebilmesi bu denetimin bilinmesi içindir.

Halkın sahip çıkması gereken de kendi denetimi olan demokratik sistemdir.

Bu hedefe ulaşmak hepimizin görevidir, bütün toplumun sorumluluğu budur.

Eğer bunu başaramazsak ülke mafya türü çatışmalara sürüklenir ki bu da toplumun felaketi olur.

Tehlike burada...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları