Tarihine kör coğrafyasına nankör...

19 Eylül 2022 Pazartesi

Ülkeyi yöneten siyasal iktidar; tarihine kör, coğrafyasına nankör.

Osmanlı özlemi çekiyor ama Osmanlı’yı bilmiyor.

III. Selim’e neden “gavur padişah” dendiğini görmezden geliyor. Neden boğdurulduğunu bilmezden geliyor.

II. Mahmut’un yeniçerileri neden ortadan kaldırdığını hiç anlamıyor.

Abdülmecit’in hangi yenilikleri yapmak için çaba harcadığından haberi yok.

Bu üç yenilikçi padişahın karşısına dikilen “istemezük”çüler kimler?

Esnaflığa dalmış yeniçeri ordusu yeniliyor, yağmadan pay almaya çalışan işsiz güçsüz takımı, dini kullanarak gücünü korumaya çalışan gerici yobazlar.

Hep ayni yaygarayı koparıyorlar: “Gavur icatlarını istemezük”, “din elden gidiyor”.

Osmanlı’nın gerçek tarihi böyle.

Vahdettin’e gelince; kaybedilmiş dünya savaşının sonunda utanç verici Sevr Antlaşması’na imza konulmuş. Ülke toprakları “Düvel-i Muazzama” denilen İngiltere’ye, Fransa’ya, İtalya’ya paylaşılmış. 

Halife Sultan Vahdettin İngiliz himayesinden medet umuyor. Mustafa Kemal’i İstanbul’dan uzaklaştırmak için bir görev icat edilmiş. Bağımsızlık için Milli Mücadele’yi başlatan Mustafa Kemal ordudan atılmış, general rütbesi geri alınmış, adına idam fetvası çıkarılmış. 

Bağımsızlık mücadelesini bastıramayan Halife Sultan Vahdettin İngilizlere sığınarak ülkeden kaçmış.

Bu ihanet değil de nedir?

Vahdettin elbette haindir.

Ülkesinin bağımsızlık mücadelesini boğmaya çalışıp İngiliz himayesine sığındığı için haindir.

Bugünün “Vahdettincileri” de bu gerçekleri görmezden gelerek ülkenin uygarlık yoluna set çekmeye çalışmaktadırlar.

Amaçları da ne Osmanlılıktır ne de dini yüceltmek, sadece ve sadece iktidarlarını sürdürmektir.

O iktidarları ki;

Dillerinde yalan,

Ellerinde talan,

Midelerinde haram vardır.

***

Bu iktidar “coğrafyasına nankör” demiştik.

Güvencesiz ve çaresiz bırakılan yoksul halka “ev satarak” para toplamaya çalışan iktidar, elbette bu paraları da seçim için dağıtacak.

Üretime dönük projeler yerine, tarlaları arsa yaparak yığınak kentler yapmaya çalışan iktidar elbette “hayal satıcılığını” hiç bırakmıyor.

Şu 500 bin konut, 150 bin arsa, 50 bin işyeri hikâyesine gelince;

Artacak maliyetleri kim ödeyecek?

Hem kira hem taksitler nasıl ödenecek?

Artacak doğalgazı kim ödeyecek?

Yükselecek elektrik faturaları kimin hesabına yazılacak?

Bu insanlar bunları ödeyemez ise tapu kimin olacak?

Bu soruların hepsinin yanıtı seçim sonrasına itiliyor.

Eğer gene bu iktidar sürecekse zaten kimse ağzını açamayacak.

Yok, iktidar değişirse bu büyük kambur yeni iktidarın sırtına yüklenecek.

İki olasılık da bugünün iktidarına yarıyor.

“Aman sokakta kalmayalım” korkusuna itilmiş kitleleri “işte sana ev” hayaliyle güdüleyen iktidar son kozlarını da oynama gayretinde.

Bu arada gençlere yönelik “işyeri satışı” da ayrı bir mizah konusu. En yüksek işsizlik oranının gençlerde olduğu ülkede “işsiz gence işyeri satmak” tam Aziz Nesin’lik bir girişim.

Çarşı pazardan sebze meyve alamayan, etlerin yanına yaklaşamayan, açlık sınırında gezinen topluma “ev, arsa, işyeri satarak” çöküşü örtmeye çalışmak tam da bu iktidarın algı operasyonu.

YENİDEN KUVAYI MİLLİYE

Yeniden Kuvayı Milliye’nin harekete geçeceği bir dönemi yaşıyoruz.

Tarihin körlüğüne karşı Kuvayı Milliye.

Mustafa Kemal Atatürk’ün unutturulma çabalarına karşı Kuvayı Milliye.

Vahdettin ihanetinin örtülme gayretlerine karşı Kuvayı Milliye.

Vatan topraklarının yağmalanmasına karşı, ülkenin Arabistan yapılmasına karşı Kuvayı Milliye.

Ülke zenginliklerinin Katar’a, yabancılara peşkeş çekilmesine karşı Kuvayı Milliye.

Gene Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk.

Gene Milli Mücadele.

Gene Kuvayı Milliye’nin yenilmez gücü.

Nokta...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları